Kabından boşaltmasaydın!

Bir gün fakirin biri, Peygamber Efendimiz’den buğday istedi. Ekmek yapacaktı garip. Efendimiz, bir ölçek buğday verip gönderdiler. Adamcağız o buğdayı aldı. Yarısını öğütüp ekmek yaptı. Bir müddet sonra kalan kısmıyla ekmek yapacaktı ki buğdayın azalmamış olduğunu gördü. Kap dolu duruyordu. Yarısıyla ekmek yaptı. Sonra yine lazım oldu. Kap yine doluydu.…

Devamını oku

Yâ Rabbî, beni affet!

Hazret-i Ebu Bekir’in bir hizmetçisi vardı ki mutfak masraflarını o görüyordu. Hazret-i Ebu Bekir sofraya otururken “Bu yemeğin parasını nereden temin ettin?” diye sorardı hemen. Helaldense yerdi. Yoksa yemezdi. Bir akşam eve yorgun gelmişti. Sofraya oturdu. Yemeye başladı. Henüz bir lokma yemişti ki hizmetçi mânâlı mânâlı bakıp “Bir şey sormayacak…

Devamını oku

Beni buradan götürün!

Tabiinin büyüklerinden Veysel Karanihazretleri, Mekke’de hac yapıp sonra Medine’ye gitti. Orada kendisine: “İşte, Resulullah’ın türbesi burasıdır” dediler. O bunu işitti. Kendinden geçti. Ve bayıldı. Ayılınca “Beni buradan götürün. Resulullah’ın medfun bulunduğu bir beldede benim için hayatta kalmanın tadı olmaz” buyurdu. ? ? ? Rebi’ bin Heysem anlatır: “Üveys’i görmeğe gittim.…

Devamını oku

Hem de hiç görmeden!

Veysel Karanihazretleri, Resulullah Efendimizi görmeyi çok arzu ediyordu. Ama annesi vardı. Yaşlı ve hastaydı. O izin vermiyordu. İzin istediğinde: “Sen gidersen bana kim bakar?” diyordu. Efendimiz (aleyhisselam), bazen mübarek yüzünü Yemen taraflarına çevirip: “Şu yönden rahmet rüzgârlarının estiğini duyuyorum” buyururlardı. Bir gün de: “Ümmetim arasında Üveys adında biri var ki…

Devamını oku

Hırkanızı kime verelim?

Efendimiz hayatta iken Eshab-ı kirama “Şu hırkamı Üveys-i Karni’ye veriniz!” buyurdu… Aradan yıllar geçti. Hazret-i Ali ile Hazret-i Ömer o hırkayı alarak Yemen’e gittiler. Oranın halkına: “Üveys diye birini arıyoruz” dediler. Onlar: “Şu tepenin ardında deve güdüyor” deyince oraya gittiler: “Selamün aleyküm ey çoban!” “Aleyküm selam, buyurun.” “Adını bağışlar mısın?”…

Devamını oku

“Ebu Cehil sen misin?”

Bedir Harbi bitince Efendimiz Eshaba “Ebu Cehil ne hâldedir, kim gidip bir bakar?” buyurdu. Abdullah İbni Mes’ud Ebu Cehil’i aramaya gitti. Onu yaralı buldu. Sakalından çekip: “Ey Allah düşmanı! Allahü teâlâ seni hor ve hakir etti” dedi. O hâlâ kibirliydi. Yattığı yerden: “Seni hor ve hakir etsin ey koyun çobanı!…

Devamını oku