Ebu Cehil ne hâldedir?

Müşrikler Abdullah bin Mes’ud hazretlerini kızgın kumlara yatırıp işkence yaptılar. O ise Efendimizin izniyle iki defa Habeşistan’a, sonra Medine’ye hicret etti. Muaz bin Cebel’e gitti. Önce ona misafir oldu. Sonra Mescid-i Nebi’nin yanında küçük bir evde ikamet etti. Kendisini Resulullah’a adayan bu sahabi, sık sık Resulullah’ın hizmetine koşardı. Her emrini…

Devamını oku

“Ömer’in arkadaşıyım”

Hazret-i Ömer ile Abdurrahman bin Avf (radıyallahü anhüma), her gece şehri dolaşır, bir yere gelince Hazret-i Ömer az bekle derdi. Ve bir eve giderdi. Sonra dönüp gelirdi. Ömer bin Hattab vefat edince Abdurrahman bin Avf gitti o evi bulup içeri girdi. Hasta birini gördü. Pîr-i fani adam karşısında onu görünce…

Devamını oku

Yâ Enes! Kapıyı kapat!

Enes bin Malik (radıyallahü anh) rivayet eder: “Resulullah bir gün Medine’den çıkıp Ensar’dan birinin bostanına girdi. Ben de girdim. Buyurdular ki: ‘Yâ Enes! Kapıyı kapat!’ Kapatıp geldim. O an kapı çaldı. Efendimiz bana ‘Yâ Enes! Kapıyı aç. Gelen şahsı cennetle müjdele ve Ona de ki; benden sonra halife olacaktır’ buyurdu. Koşup…

Devamını oku

“Cennet ehli biri gelir!”

Cabir bin Abdullah (radıyallahü anh) rivayet eder: “Eshaptan kalabalık bir cemaatle, bir gün Medine’de Ensar’dan saliha bir hatunun ziyafetinde, Resulullah’la beraber oturmuştuk. Sofra hazır oldu. Henüz yememiştik. Resûl-i Ekrem bize bakıp ‘Şimdi cennet ehlinden bir kimse buraya gelir ki benden sonra ümmetim üzerine hak üzere halife olur’ buyurdu. O anda…

Devamını oku

O gün hâlimiz nice olur?

Aliyyül Mürteza’nın annesi Fatıma hatun bir gün Efendimizi ziyarete gelmişti. Efendimiz Kur’ân-ı Kerim okuyordu. Bir ayette mealen “İnsanlar mahşerde çıplak haşrolunurlar” buyuruluyordu. Fatıma bunu duydu. Efendimiz’e dönüp: “Yâ Resulallah! O gün bizim hâlimiz nice olur?” diye arz etti. Efendimiz: “Üzülme! Şu gömleğimi kefen olarak giyersen, o gün açık olmazsın” buyurdular.…

Devamını oku

Sıkıntı, işkence, çile…

Efendimiz (aleyhisselam), bir gün mücessem nur misali Kâbe’ye yürüdü. Orada Rabbine yalvaracak, kulların hidayete gelmesi için dua edecekti. Peki ya müşrikler? Onlar kuduruyordu. Kâbe yanında toplanmış, buna mâni olmanın hesabını yapıyorlardı. Onlara göre, bu gidişe “dur!” demeli, her imkânı kullanıp söndürmeliydi bu yanan meş’aleyi. Efendimizi gördüler. Üstüne çullandılar. Aman Allah’ım,…

Devamını oku