Her şeyi sordular!

Abdurrahman bin Avf ile Hazret-i Ömer (radıyallahü anhüma) yolculuğa çıktılar bir gün. Bir yaz günüydü. Güneş yakıcıydı. Sırtında bir su tulumu vardı Halifenin. Az sonra yoruldu. Tulumu yere koydu. Abdurrahman bin Avf, ona doğru döndü: “Yâ Ömer!” “Buyur yâ Abdurrahman” “İzin ver biraz da ben taşıyayım.” “Hayır olmaz”. “Niçin yâ…

Devamını oku

“Ebu Bekir nerededir?”

Resul aleyhisselam, altmış üç yaşının son günleriydi. Minbere çıktı. Eshaba bakıp: “Ey insanlar!  Benim, Ehl-i beytimin ve Eshabımın sevgisi, ümmetimin üzerine kıyamete kadar farzdır” buyurdu. Sonra seslendi: “Ebu Bekir nerededir?” Hazret-i Sıddık: “Buradayım yâ Resulallah!” dedi. Buyurdular ki: “Yanıma gel yâ Eba Bekir!”  O da minbere çıktı. Efendimiz onun yüzünü…

Devamını oku

Efendimiz’i öldürecekti, ama…

Bir gün, Amir ve Erbed adında iki müşrik, anlaşıp Medine’ye geldiler gizlice. Bir gayeleri vardı. Efendimiz’i öldürmek. Güçleri yeterse tabii… Oturup konuştular. Bir plan yaptılar. Şöyle ki: Amir, Resulullah’ın önüne gelip iman ettiğini söyleyecek ve bazı şeyler sorarak Onu oyalayacak, öbürü arkadan kılıç vuracaktı. Yapabilirse tabii. Derken Efendimiz’i gördüler. Ve…

Devamını oku

Kuş ve ayakkabı

Hakk teâlâ hazretleri, Sevgili Habibi’ni her türlü zarar ve ziyandan korumuştur. Şöyle ki: Bir gün Efendimiz, sahrada bazı sahabilerle bulunurlarken abdest alacaklardı. Ayakkabılarını çıkardılar. Bir kenara koydular. Sonra abdest aldılar. Buraya kadar tamam. Ancak abdest alıp tam ayakkabılarını giyeceklerdi ki bir kuş, yukarıdan âni bir iniş yaptı. Ayakkabının birini kaptı.…

Devamını oku

Sen şehit olacaksın!

Efendimiz (aleyhisselam), bir gün Hazret-i Ali’ye “Sen, namaz kıldırırken şehit olacaksın” buyurdular. Öyle de oldu. Namazda şehit oldu. Hazret-i Osman’a da: “Seni, Kur’ân-ı kerim okurken şehit edecekler” buyurdular. Aynen öyle oldu. *** Bir gün de Eshab-ı kiramdan dört kişiyi gördüler ve onlara “Sizin en sona kalanınız, yanarak vefat eder” buyurdular.…

Devamını oku

Hazret-i Âişe ağlıyor

Efendimiz, bir gece Hazret-i Âişe ile baş başa oturuyordu. Bir ara mübarek başını Hazret-i Âişe’nin kucağına koyup yıldızları seyre koyuldu. Âişe-i Sıddîka da dolunayı seyrediyordu. Fakat o da ne? Resulullah’ın nur cemali “dolunay”dan daha nurlu ve parlak göründü Hazret-i Âişe’ye. Duygulanıp ağladı. Gözyaşları aktı. Ve Sevgili Efendimizin nur yüzüne damladı.…

Devamını oku