Güreşe tutuştular!..

Hazret-i Hasan, Hazret-i Aliyy-ül Mürteza’nın (radıyallahü anhüma) ilk oğlu, Resûl-i ekremin de torunudur. O dünyaya geldiğinde Ramazan-ı şerifti. Efendimiz sevindi. Hazret-i Hasan, doğar doğmaz Resulullah Efendimizin kucağında buldu kendini. İlk Onu gördü. Ondan feyz aldı. Onun terbiyesiyle yetişti ki, bu, her kişiye nasip olmayan bir ulu devletti. ***¥ Hazret-i Hasan…

Devamını oku

Güneş tekrar döndü!

Resûl-i Ekrem Efendimizden sonra Hazret-i Ali, bir grup sahabiyle Babil’e giderken, Fırat nehrinin üzerinden geçmek istediler. Vakit ikindiydi. Namaz kılacaklardı. Abdest aldılar. Hazret-i Ali imam oldu. Bazı Eshab cemaat oldu. İkindi namazını kıldılar. Diğer Eshab, hayvanlarını sudan geçirmekle meşguldüler. ? ? ? Ancak iş uzun sürdü. O arada güneş battı.…

Devamını oku

O, cin taifesindendir!

Selman-ı Farisi (radıyallahü anh) rivayet eder: “Yağmurlu bir günde mescitte, Resulullah’ın huzurunda bazı Eshapla oturuyorduk. O sırada biri geldi. Bize selam verdi. Hepimiz sesi işittik. Ama selam vereni görmedik. Resulullah onun selamını alıp ‘Cin taifesinden kardeşinizdir, selamını alınız’ buyurdu. Hepimiz: ‘Aleyküm selam’ dedik. Efendimiz ona sordu: ‘Sen kimsin?’ O görünmez…

Devamını oku

İkiniz benimle gelin

(Dünden devam) Selman-ı Farisi (radıyallahü anh) der ki: “Hazret-i Ali kalktı ve ‘Yâ Resulallah! Emret, bu hizmete ben gideyim’ diye arz etti. Efendimiz sevindi. Arfeta’ya dönüp: ‘Bu gece Harre’de hazır ol. Senin yanına bir kimse vereyim ki benim hükmümle hükmeder, benim dilimle söyler, benim haberimi cin taifesine doğru iletir’ buyurdu.…

Devamını oku

Bizler doğru yoldayız

(Dünden devam) Selman-ı Farisi (radıyallahü anh) der ki: Aliyy-ül Mürteza imam oldu. Ben ve Arfeta ona uyup sabah namazını kıldık. Duamızı yaptık. Ortalık aydınlandı. Gördük ki etrafımızı cin askerleri çevirmiş. Gözleri meşale gibi ışık saçar. Heybetle duruyorlar. Ali bin Ebi Talip bunlara hiç iltifat etmeyip o cin taifesine hitap etti.…

Devamını oku

Ahirette rezil olacağıma!

Ahlaksız bir kadın Hazret-i Ömer’in çok sevdiği bir gence musallat olmuştu. Elde edemeyince bir kocakarıya gidip “Beni falan gençle buluştur” diye yalvardı. O da “olur” dedi. Birlikte kadının evine gittiler. Genç yatsı namazını kılmış evine dönüyordu. Tam kadının evi önünden geçerken, kocakarı onu görüp seslendi: “Oğlum, bakar mısın.” “Buyur anne!”…

Devamını oku