Ey mutmainne olan nefs!

Resul aleyhisselam buyurdu ki: “Allahü teâlâ o gün, İsrafil aleyhisselama Sur’a üflemesi için emreder. O, ayakları yerde, başı Arş-ı âlâ’da bir melektir. Yaratıldığı günden beri Sur’u ağzına almış, bir ayağı ileri, bir ayağı geri, gözlerini Arş’a dikmiş olarak durur. Vakta ki emrolunur. Hemen Sur’a üfürür. Sur’a üflemeye başlayıp nefesi Sur’u…

Devamını oku

Bugün ne gündür?

Kıyamet günü bütün mevtalar kabirlerinden çıkıp başının üzerindeki toprağı silkerek kalkar. Ebu Bekr-i Sıddık da kalkar ve Resûl-i Ekrem’i kabr-i şerifleri üzerinde görür. Ve Ona sorar ki: “Yâ Resulallah! Bugün ne gündür?” Resûl-i Ekrem: “Arz günüdür” buyurur. Ve Hazret-i Ebu Bekir’in elini tutar. Arş-ı âlâ’nın önüne giderler. Allahü teâlâ emreder. Nurdan…

Devamını oku

Muhammed benim Habib’imdir

(Dünden devam) Melekler: “Yâ ilahel âlemin! Biz bilirdik ki Hazret-i Muhammed senin katında İbrahim Halil’den azizdir. İbrahim Halil’i cennet tarafında, Muhammed Habib’i ise cehennem tarafına buyurdun” derler. Hak teâlâ: “İbrahim benim Halil’imdir. Muhammed Habib’imdir. İbrahim’i cennet tarafında tutun ki ümmet-i Muhammed’den affettiklerim cennete giderken Onu görsünler” buyurur. ? ? ?…

Devamını oku

Ben öğrenir gelirim!

Hazret-i Cabir anlatır: “Hendek günü Resulullah Efendimiz biz eshaba ‘Kim, Benî Kureyza’nın tutum ve davranışını öğrenir de bize haber verir?’ diye sordular. Merak ediyorlardı. Zübeyr bin Avvam: ‘Ben öğrenir gelirim yâ Resulallah!’ dedi. Ve gitti hemen. Hâllerini öğrendi. Efendimize gelip ‘Yâ Resulallah! Onlar, kalelerini tamir ediyor ve harp talim ve…

Devamını oku

Ellerimizi ateşe sokalım

Bir Hristiyanla bir Müslüman, münakaşa ederler. Her biri kendi dîninin hak olduğunu iddia etmektedir. Ama anlaşamazlar. Sonunda Müslüman: “Bir teklifim var” der. “Söyle, nedir?” “Elimizi ateşe sokalım. Hangimizin eli yanmazsa anlarız ki onun dîni haktır.” Hristiyan: “Tamam” der. Ateş yakıp sokarlar ellerini. Fakat o da ne? İkisinin de eli yanmaz.…

Devamını oku

Habbab’ın aşkı

Asr-ı saadette bir Yahudi âlimi ve Habbab isminde bir oğlu vardı. Çok da yakışıklıydı. Güzel yüzlüydü. Bir gün babasının odasına girdi. Kenarda bir sandık gördü. Çok merak etti. Açmak istedi. Ama açamadı. Çünkü kilitliydi. Merakı çoğaldı. İçinde ne vardı acaba? Bunu merak ediyordu. Artık dayanamadı. Kilidini söküp sandığı açtı. Açınca…

Devamını oku