Bir âliminiz varsa, konuşalım

Ebu Hanife hazretlerinin çocukluk yıllarında bir dehri (ateist) türemişti. -Hâşâ- “Allah yoktur” diyor, bu kâinatın kendi kendine var olduğunu iddia ediyordu. Bir gün de Kûfe’ye gelip; “Bir âliminiz varsa çağırın da onunla konuşalım” dedi. Numan bin Sabit’e haber saldılar. On yaşındaydı o zaman… Gecikerek geldi biraz.       Dehri, dudak bükerek…

Devamını oku

O, Ehl-i sünnetin reisiydi

İmâm-ı âzam Ebu Hanife hazretleri, İslâm âlimlerinin en büyüklerindendir. Tâbiindendir kendisi. Hanefi mezhebinin ve Ehl-i sünnetin reisidir. Kendisine “Ebu Hanife” de denir. Bu, “müminlerin babası” demektir. Hanife diye bir evlâdı yoktur. Üstün kabiliyetliydi. Ve keskin zekâlıydı. Âlimler bunu fark ettiler. O zamanın büyük âlimlerinden, Hazret-i Şa’bi de ondaki bu cevheri…

Devamını oku

Ben savaşacak olsaydım!..

Resulullah Efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” halası olan Safiyye binti Abdülmuttalip “radıyallahü anha”, Abdülmuttalip’in kızıydı. Gazaların çoğuna katıldı.                     Gayet cesurdu. Uhud Gazası’na katıldı. Kahramanca çarpıştı. Bu da şöyle olmuştu: Resûl-i Ekrem Efendimiz Uhud Savaşı’na gittikleri zaman kadınlar da Hassan bin Sabit hazreterinin köşkünde bulunuyorlardı. Bir erkek vardı. Gerisi kadındı.…

Devamını oku

Abdüllatif içerse ben de içerim

Ahmet Mekkî Efendi hazretleriyle birlikte geçirdiğim iki sene, hayatımın en tatlı yıllarıydı. Her yere beraber giderdik. Arabî ders verdiği âbiler vardı. Onlara da birlikte giderdik. Çayı severdi. Gittiğimiz yerlerde ev sahipleri çay ikram ederlerdi. Üç bardaktan sonra “Çay getireyim mi efendim?” diye sorarlardı kendisine. Mübarek bana döner; “Abdüllatif içerse ben…

Devamını oku

Son görüşmemiz, vedâlaşmamız!..

Tarih 5 Eylül 1967, yani Ahmet Mekkî Efendi hazretlerinin vefât ettiği günün bir öncesi. Mesâi bitiminde her zamanki gibi vapurla Karaköy’e geldik, orada 34 numaralı troleybüse bindik. Mekkî Efendi Vefâ semtinde oturuyor ve Şehzâdebaşı durağında iniyordu. Ama âdeti üzere bir önceki Vezneciler durağında yerinden kalkar, çıkış kapısı önüne gider, ortadaki…

Devamını oku

Giydikçe bana dua edersin

İmâm-ı âzam Ebu Hanife hazretleri; geçim için kumaş ticareti yapar, kolaylık gösterirdi müşteriye. Nitekim bir gün “bir kadın” geldi dükkânına. Gayet fakirdi.                 Bir elbise gösterip; “Şu elbiseyi bana şu fiyata ver” diye rica etti. Hazret-i İmam; “Para verme, al götür” buyurdu. Kadının suratı asıldı. Ve Hazret-i İmama; “Benimle alay…

Devamını oku