Beni efendinin yanında an!

(Dünden devam) İkisi de tabirini istediler. O ise hemen tabir etmedi. Onları İslam’a davet etti. Kendisini tanıttı. Peygamber olduğunu bildirdi. Sonra tabire geçti. *** Şerbetçiye: “Sen kurtulacaksın” dedi. Ekmekçiye: “Seni asacaklar” buyurdu. Hakikaten şerbetçi kurtuldu. Ve zindandan çıkarıldı. Ekmekçi ise asıldı. Hazret-i Yusuf, şerbetçiye: “Beni efendinin yanında an!” dedi. Yani…

Devamını oku

Onu bana getiriniz!

(Dünden devam) Şerbetçi kendi kendine: “Yusuf’un bana bir tembihi vardı. ‘Efendinin yanında beni an’ demişti” dedi. Firavun’a dönüp: “Zindanda salih bir kimse var. Bu rüyanın tabirini ancak o bilir. İzin verin, gidip Ondan öğreneyim” dedi. Firavun izin verdi. O da zindana gitti. Rüyayı Ona anlattı. ? ? ? Hazret-i Yusuf…

Devamını oku

Arapça selam verdi

(Dünden devam) Şerbetçi zindana gelip Hazret-i Yusuf’a “Firavun seni çağırıyor” diye haber verdi. O da kabul etti. Firavun’un yanına geldi. Arapça selam verdi. Firavun sordu: “Bu hangi lisandır?” Hazret-i Yusuf: “Amcam İsmail’in lisanıdır” dedi. ? ? ? Sonra İbranice konuştu. Firavun yine sordu: “Bu hangi lisandır?” “Babalarımın lisanıdır” dedi. Firavun,…

Devamını oku

Bu, daha hayırlı değil mi?

(Dünden devam) Hazret-i Yusuf, Züleyha’nın “Sultanları köle eden, köleleri sultan eden Allahü teâlâyı tesbih ederim. O, her türlü noksanlıktan uzaktır” dediğini duyunca, onu sesinden tanıdı. İltifatlarda bulundu. Sarayına gönderdi. Allahü teâlânın emri üzerine nikâh kıyıp Onunla evlendi. Yanına girince: “Bu, senin istemiş olduğundan hayırlı değil mi?” dedi. Züleyha tasdik etti.…

Devamını oku

Siz casusa benziyorsunuz!

(Dünden devam) Hazret-i Yusuf kardeşlerini tanıyıp “Siz kimsiniz, niçin geldiniz?” dedi. Onlar: “Şam’dan buğday için geldik” deyince “Hayır, siz casusa benziyorsunuz. Asıl maksadınız nedir?” dedi. Bunun üzerine: “Biz Ken’an ilindeniz. İhtiyar bir babamız var. Adı Yakub’dur. Beldemizde kıtlık var. Senin iyi bir kimse olduğunu duyan babamız, bizi buraya gönderdi” dediler.…

Devamını oku

Bu bizim kölemizdi!

(Dünden devam) Kardeşi vaziyeti gördü. Öbür kardeşlerine bildirdi. Hepsi koşup geldiler. Kervancılara: “Bu bizim kölemizdi, kaçmış. Bunu size satarız” dediler. Hazret-i Yusuf’a da: “Bizi yalanlama, yoksa seni öldürürüz!” dediler. O da sükût etti. Hiç konuşmadı. Kervancıların parası yoktu. Paralarını mala vermişlerdi. Birkaç dirhemleri kalmıştı. Bunları teklif ettiler. Onlar da razı…

Devamını oku