Kapıyı açar mısın!

Hacı Abdullah Efendi, bir ara hac farizasını yerine getirmek için Hicaz’a gitti ve Peygamber Efendimizin kabr-i şerifinin bulunduğu Hücre-i saadetin etrafındaki şebeke-i saadete girmek istedi.  Bir memura rica etti: “Burayı açar mısın!”  “Anahtarı bende yok” “Peki kimdedir?” “Bir meşayih/yaşlılar heyeti vardır; onlar toplanır, karar verir ve ancak onların kararıyla burası…

Devamını oku

Evlad-ı Resul idi

Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin soyu Hazret-i Ali’ye (radıyallahü anh) dayanır. Daha çocukken ilim öğrenmesi için Şeyh Lokman-ı Perende’ye teslim edildi.  Bir gün Lokman-ı Perende onun yanına girdi. Odası nurla doluydu. Hikmetini merak etti. *** Etrafına bakındı. İki nurani zat gördü. Kur’ân-ı kerim okuyorlardı. O girince onlar kayboldular! Bektaş-ı Veli’ye döndü.…

Devamını oku

Rabbime güveniyordum

Hacı Ramazan Efendi’yle ilgili olarak bir kişi şöyle anlatır: “Bir arefe günüydü. Çoluk çocuğun bayramlık ihtiyaçlarını alamıyordum. Zira param yoktu.  Çok üzülüyordum!  Borç da istiyemiyordum. Zira o havalide hemen herkese borcum vardı. *** Çaresizlik içinde ve kimin kapısına gideceğimi bilemez bir hâldeyken kapım çalındı. ‘Kim acaba?’ dedim. Koşup kapıyı açtım. Karşımda…

Devamını oku

Gözlerim ağrıyor

Hazret-i Ali (radıyallahü anh), yazlık elbiseyi kışın, kışlık elbiseyi de yazın giyerdi.   Hikmetini sordular. Şöyle anlattı: “Resulullah Efendimiz Hayber günü biriyle haber göndererek beni çağırdı.  Huzuruna vardım. ‘Yâ Resulallah! Benim gözlerim ağrıyor’ dedim.  *** Mübarek ağzının suyunu eliyle alıp gözlerime sürdü ve ‘Yâ Rabbî! Soğuk ve sıcağın tesirini Ali’den…

Devamını oku

Habibimden izin iste!

Resulullah Efendimiz vefat edeceği zaman Hak teâlâ, Azrail aleyhisselama “Git, Habibimden izin iste. İzin verirse mübarek ruhunu al, izin vermezse geri dön!” buyurdu.  Hazret-i Azrail geldi. Yardımcıları da vardı. Hepsi bin melekti. Ve cevahirle süslü elbiseler giymişlerdi.  *** Azrail aleyhisselam, köylü kıyafetinde kapıyı vurup “Esselamü aleyküm ey Ehl-i beyti Nebi!…

Devamını oku

Ağlama kızım!..

(Dünden devam) Efendimiz (aleyhisselam), Hazret-i Fatıma’nın elini tuttu, bir zaman mübarek gözlerini açmadı. Hazır olanlar, mübarek ruhu kabzolundu/ alındı sandılar.  Hazret-i Fatıma ağlıyordu! Babasının kulağına eğildi. “Ey babacığım!” dedi.  Cevap gelmedi.  Bu defa “Canım sana feda olsun babacığım, ne olur, bana bak, bir şey söyle!” dedi.  *** Efendimiz mübarek gözünü…

Devamını oku