Sen sus!..

Velid bin Ebi Muayt, kâfir olup Hazret-i Osman’ın (radıyallahü anh) ana tarafından akrabasıdır. Hazret-i Ali ile bu Velid arasında anlaşmazlık oldu. İkisi konuştular. Hatta tartıştılar. Velid, Hazret-i Ali’ye, “Sen sus! Sen henüz çocuksun. Ben lisan cihetinden/yönünden senden daha üstünüm. Ok ve mızrak atmakta senden mahirim/hünerliyim. Kalp cihetinden senden cesaretliyim. Harblerde,…

Devamını oku

Niçin kâdir olmasın ki!

Resul aleyhisselam buyurdular ki: “Kıyamet günü ben gelirim. Ali de benimle olur. Liva-i hamd’i o tutar. O sancak iki parçadır. Bir parçası sündüs’tendir. Bir parçası istebrak’tan.” *** Efendimiz böyle anlatırken bir sahabi ayağa kalkıp “Babam ve anam sana feda olsun yâ Resulallah! Hazret-i Ali, Liva-i hamd’i taşımaya kâdir olur mu?”…

Devamını oku

Yâ Eba Bekir! Ali ne yaptı?

Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık anlatır: “Ben, Ömer bin Hattab ve Osman-ı Zinnureyn, Resulullah’a bazı müşkillerimizi sual edelim diye geldik. Gördük ki kapının önünde koca bir arslan durur. Biz ondan korktuk. Ve geriye döndük. Ben, o iki arkadaşıma, ‘Ali ibni Ebi Talib’den başkası bununla baş edemez’ dedim. Ömer geriye bakıp ‘İşte…

Devamını oku

Zelzele iki şeyden olur

Allahü teâlâ, ateşi, havayı, suyu ve toprağı hazret-i Ömer’in emrine verdi. Nitekim onun hilafet zamanıydı. Medine’de zelzele oldu. Halk çok korktular. Ve Halifeye ilettiler. O da halkı topladı. *** Minbere çıkıp “Ey Müslümanlar! Resulullah’tan işittim. ‘Zelzele, iki şeyden olur. Biri zina, öteki zulüm. Zina ve zulüm aşikâr olursa yer/toprak Allahü…

Devamını oku

Niçin dikkatle bakarsınız?

Bir gün Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) fakirlere yemek yediriyordu. Onlardan biri, oğlunu da getirmişti. Halife onları gördü. İkisine dikkatli baktı. Ve “Sübhanallah! Bu çocuğun sana benzediği kadar birbirine benzeyen iki kimse görmedim” buyurdu. *** O kimse cevap verip “Ey Halife! İzin verirsen bir şey arz edeyim” dedi. Ve şöyle anlattı:…

Devamını oku

Ne için ağlarsınız?

Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), her gece şehri dolaşır, nerede bir noksanlık görse onu düzeltirdi. Bu kadar hassasiyet göstermesine rağmen daima ağlardı. Yakınları üzülürdü. Ve sorarlardı ki: “Ne için ağlıyorsun?” Cevaben “Bir koyun Fırat kenarında gezerken boğulsa, kıyamette onu benden sorarlar” derdi. *** Abdullah bin Amr bin As anlatır: “Hazret-i Ömer’in…

Devamını oku