Yediğinden bana da ver

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Eshabiyle bir bahçede oturmuş yemek yiyorlardı. Bir cariye geçti oradan. Harpte esir alınan kadın kölelere “cariye” denirdi. O cariye dönüp baktı. Efendimiz’i gördü. Huzuruna yaklaştı. Ve “Yediğinden bana da ver” deyiverdi. Sahabe-i Kiram şaşırdılar. Efendimiz, önündeki yemekten bir lokma alıp uzattılar o kadına. Lâkin…

Devamını oku

Mürşidim olun!

Ebu Bekir Havrani (rahmetullahi aleyh) anlatır: “Bir gece Server-i Âlem Efendimiz’i rüyamda gördüm. Sevinip yanına gittim. Huzurunda oturdum. Ve ‘Yâ Resulallah! Bendeniz evliyanın yoluna yapışmak istiyorum. İzin verirseniz size biat edeyim. Bana tövbe ettirin, mürşidim olun’ dedim. Heyecanlıydım. Bana döndüler. Ve ‘Ben senin peygamberinim, sen Ebu Bekir’e git, onu mürşit…

Devamını oku

Bilal’i ancak sen kurtarırsın

(Dünden devam) Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh) bir gün Habîb-i Ekrem hazretlerinin huzuruna gelmişti. Efendimiz gördüler. “Hoş geldin” dediler. Sonra ona Hazret-i Bilal’in müşriklerin elinde acı ve işkence çektiğini anlatıp “Yâ Eba Bekr! Bilal’i kâfirlerin elinden ancak sen kurtarırsın” buyurdular. *** Zira Hazret-i Ebu Bekir’in âdeti şöyleydi ki kâfirlerin arasında…

Devamını oku

Sizin şerefinize

(Dünden devam) Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh), Hazret-i Bilal’i taşın altından kurtarıp ve elinden tutup doğruca Habîb-i Ekrem hazretlerinin huzuruna getirdi ve “Yâ Resulallah! Bilal’i Allahü teâlânın aşkına ve sizin şerefinize azad ettim” dedi. O Server bunu işitti. Fevkalade sevindi. Ve ona dualar etti. O anda Hak teâlânın emriyle Cebrail…

Devamını oku

Bunu mükerrem tut!..

Abdullah bin Mes’ud der ki: “İki kimsenin firaseti isabetli oldu. Birincisi, Mısır azizinin firaseti ki Yusüf aleyhisselam hakkında, zevcesine, ‘Bunu mükerrem tut, kıymetini bil. Olur ki ondan bize menfaat erişir’ demişti. İkincisi Hazret-i Ebu Bekir’in (radıyallahü anh) firasetidir. Şöyle ki, kendinden sonra hilafeti, Hazret-i Ömer’e verdi.” *** Hazret-i Ali (radıyallahü…

Devamını oku

Hiç kibre kapılmadı

Hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) adaleti, heybeti ve din gayretinin sesi ufuklara yayılmışken bir zerre kibre kapılmadı! Kendini herkesten aşağı görürdü… Çok mütevazıydı. Rızık için çalışırdı. Müslümanlara da “Çalışın, kazanın, başkalarına yük olmayın… Çoluk-çocuğumun nafakasını temin etmek için çalışırken öldüğüm yer, bana en sevimli yerdir” buyururdu. *** Bir gün de “Rızık…

Devamını oku