Sakın onu kırma!

İbni Said-ül Gaffari adında bedbaht bir kimse vardı ki Hazret-i Osman’ın şehid edildiğini işitince hırsla gidip şehit halifenin saadethanesine girdi. Köşede bir asâ gördü. Bu asa Resulullah’a aitti. Resûl-i Ekrem Efendimiz, onu Hazret-i Osman’a hediye etmişlerdi. Onun için çok kıymetliydi… Fakat adamın gözü dönmüş, bir şey göremiyordu. Onu eline aldı.…

Devamını oku

Parasız geçirmem!..

Hace Mevdud (rahmetullahi aleyh), Belh’ten talebeleriyle Buhara’ya doğru yola çıktı. Bir nehre geldiler. Bir kayık çalışıyor, yolcuları ücretle karşıya geçiriyordu. Ancak bir mâni çıktı. Üzerinde para yoktu. Gençlere sordu. Onlarda da yoktu. Kayık sahibiyse “Parasız geçirmem!” diyordu. *** Hace Mevdud hazretleri Besmele çekip nehre yürüdü. Talebelerine, “Beni takib edin!” dedi.…

Devamını oku

Dünya başına yıkılmıştı

Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) dört yaşına girince süt anne Halime Hatun bu büyük emaneti sahiplerine iade etmek için bir grup insanla çıktı yola. Bir yere geldiler. Ve mola verdiler. Halime Hatun bir ihtiyaç için nur yavrusunu yol arkadaşlarına bırakıp ayrıldı. O işini hâlleti. Ve geri geldi. Ancak geri…

Devamını oku

İki gözü iki çeşmeydi!..

(Dünden devam) Halime Hatun Mekke’ye varıp doğruca Abdülmuttalib’in yanına gitti. İki gözü iki çeşmeydi… Abdülmuttalib onu gördü. Gayri ihtiyari korktu! Ve telaşa kapılıp “Ey Halime hayırdır, niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Halime başını kaldırdı. “Oğlumu kaybettim” dedi. *** Mübarek Dede “Üzülme, O kaybolmaz” dedi. Ve Kâbe’ye koştu hemen. Örtüsüne yapışıp “Ey…

Devamını oku

İşkence ediyorlardı!

Hazret-i Bilâl-i Habeşi (radıyallahü anh), bir kâfirin kölesiydi. Lâkin Fahr-i Âlem Efendimiz’in mübarek ayağının toprağına yüz sürüp kalpten Müslüman olmuştu. Bir kilise vardı. Bir de hizmetçisi. Bir gün Hazret-i Bilal o kiliseyi tenha buldu. İçeri girip putların yüzlerini kirletti ve aceleyle dışarı çıkıyordu ki o hizmetçi ile karşılaştı. Hizmetçi kiliseye…

Devamını oku

Bu ne nurdur yâ Resûlallah?

Bilâl-i Habeşi (radıyallahü anh) rivayet etmiştir: Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), mübarek yüzü on dördüncü aydan daha nurlu olduğu hâlde yanımıza geldi. Bizler hayret ettik. Bir sahabi sordu: “Babam ve anam sana feda olsun yâ Resûlallah! Bu ne nurdur?” *** Resûl-i Ekrem Efendimiz “Rabbimden, kardeşim, amcam oğlu ve kızımın zevci…

Devamını oku