O halde Müslüman olun!

(Dünden devam) Resûl-i Ekrem (aleyhiselâm) Hristiyanlara; “Ben duâ edeyim, siz âmîn deyiniz!” buyurdu. Mübâhele edeceklerdi. Reîsleri geldi. Yanındakilere; “Ben öyle yüzler görüyorum ki, eğer Allahü teâlâdan bir dağı yerinden kaldırmasını isteseler, onların hürmetine o dağı kaldırır. Sakın mübâhele etmeyiniz! Yoksa helâk olursunuz. Kıyâmete kadar yeryüzünde Nasrânî kalmaz” dedi. Korktuğu belliydi.…

Devamını oku

Nûrundan gözlerim kamaştı

Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ) buyuruyor ki: Bir gün Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek nalınlarının kayışlarını çakarıyordu. Ben iplik eğiriyordum. Mübârek yüzüne baktım. Çok nurlu gördüm. Parlak alnında ter damlaları etrâfa nûr saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Çok hayret ettim. Efendimiz fark etti. Bana doğru bakıp; “Sana ne oldu ki, böyle…

Devamını oku

Âişe cennette de benim zevcemdir

Hazret-i Âişe‘ye (radıyallahü anhâ) yemek yiyip yemediğini sordular. Cevâben; “Hiç doyasıya yemedim” buyurdu. Sonra ağladı. Çok oruç tutardı. Teheccüdü terk etmezdi. Efendimizle kılarlardı. Tabiînden Mesrûk’a; “Hazret-i Âişe Ferâiz ilminden bir şeyler bilir miydi?” diye sordular. Cevâbında; “Evet” dedi. Ve ardından; “Allaha yemîn ederim ki, Eshâb-ı kirâmın ileri gelenlerinden birçoğu gelir,…

Devamını oku

Ay’ın ikiye ayrılması!..

Velîd bin Mugîre ile bâzı müşrikler, bir gece vakti Resûlullah Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) huzûruna geldiler. Hava gâyet açıktı. “Ay” tepsi gibiydi. O Servere hitâben; “Yâ Muhammed! Gerçekten Peygamber isen şu gökteki Ay’ı ikiye ayırıver. O zaman sana îmân ederiz” dediler. Resûl-i Ekrem mübârek elini kaldırdı. Şehâdet parmağıyla Ay‘a…

Devamını oku

Çocuk yiyen ejderha!..

Vaktiyle bir memlekette her sene bir ejderhâ çıkar, Câbilkâ şehrine gelirdi. Ona bir oğlan çocuğu verirlerdi. Onu yiyip geri giderdi. Sıra bir fakîre geldi. Onun tek oğlu vardı. Ejderhânın gelmesi yaklaştı. Fakîr üzüntü içinde hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) huzuruna vardı. Kederliydi. Gözyaşları ile; “Yâ emîr-el-müminîn! Revâ mıdır senin saâdetli zamanında,…

Devamını oku

Câriyeye bakmıştı

Hazret-i Osmân’ın (radıyallahü anh) zengin olup, evinde hizmet eden üç yüz câriyesi vardı. Bir gün insanlık îcâbı olarak câriyelerden birine baktı. Hazret-i Rukayye bunu gördü. Gönülleri huzûrsuz oldu. Lâkin belli etmedi. Beyinin yanına geldi. Kibarca izin isteyip; “Ben babamın saâdethânelerine gideceğim” dedi. Hazret-i Osmân dinleyip; “Pekâlâ” dedi. Ona izin verdi.…

Devamını oku