Yâ Alî! Bu fetih senindir

Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” orta boylunun kısası idi. Geniş göğüslü, elâ gözlü idi. Mubârek sakalı bütün eshâbdan çok idi. Mubârek karnı büyükce idi. Kâfirlerin yüzlerine baksa, korkularından sonbahar yaprağı gibi titrerlerdi. Bâzı eshâb Resûlullaha; “Alî yemek yemez, hikmeti nedir?” diye sordular. Resûl-i Ekrem “aleyhisselâm”; “Alî’nin kuvvet-i kudsiyyesi vardır. Açlığı bilmez”…

Devamını oku

Âyet-i kerîme ile medhedildi

Hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” müctehid idi. Bütün İslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa kadınlara dâir fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu. O, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî idi. Ve müctehide idi. Hakkında vahiy indi. Meth-ü senâ edildi. Âlim, edîb, akıllı idi. Çok fasîh ve belîğ konuşurdu. Âlimlerin…

Devamını oku

Bir koyun kesseydi

Hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” buyurdu ki: Resûlullahın zevceleri arasında, Hatîce’ye “radıyallahü anhâ” gayret ettiğim gibi başkasına gıbta etmedim. Çünki ölmüş olduğu hâlde, onun adını çok söylüyordu. Bir koyun kesseydi. Ve onu dağıtsa idi. Mutlaka bir parçasını da Hatîce’nin akrabâsına yollardı. Ben bir gün kendilerine; “Allahü teâlâ sana, Hatîce’den başka kadın…

Devamını oku

Bir ışık ister misin?

Sevgili Peygamberimiz‘in “sallallahü aleyhi ve selem” mûcizeleri saymakla bitmez. Meselâ her ne zaman gülseler, mübârek dişleri arasından nur çıkardı. Bir akşam vaktiydi. Evlerine geldiler, Evin içi karanlıktı. Âişe vâlidemiz “radıyallahü anhâ” kandilin yağının kalmadığını arzetti. Server-i âlem “aleyhisselâm” Ona sevgiyle bakıp; “Yâ Âişe! Bir ışık ister misin ki, ona yağ…

Devamını oku

Güneşe sert bakmıştı

Birgün hazret-i Ömer “radıyallahü anh” oturmuş mubârek hırkasını yamıyordu. Kızgın güneş sırtını yaktı. O da güneşe sertçe baktı. Güneş birden karardı. Hazret-i Cibrîl gelerek; “Yâ Resûlallah! Hak teâlâ sana selâm eder ve buyurur ki: “Ömer güneşe şefkatle baksın”. Yoksa güneş, kıyâmete dek bu hâl üzere kalır” dedi. Resûl-i Ekrem “aleyhisselâm”…

Devamını oku

Niçin zahmet çekersin

Bir gün hazret-i Ömer “radıyallahü anh” öğle sıcağında sadaka develerini bağlıyordu. “Yâ Emîr-el-müminîn! Bir kişiye emretsen, o bağlasa, olmaz mı?” dediler. O kişilere Cevâben; “Bunlar fakîrlerin hakkıdır. Âhırette benden sorarlar” buyurdu. BENİM EMRİMİ DİNLERSE… Bir kişi de Hazret-i Ömer’e; “Yâ Emîr-el-müminîn! Sana yakın olanların işlerini kendin görürsün. Lâkin uzakta olanların…

Devamını oku