Çok da vefâkârdı…

Kadıköy müftülüğünde çalıştığım yıllarda cumartesi günleri yarım mesâi vardı. Bir cumartesi mesâi bitti. Tam çıkıyorduk kapıdan. Ahmet Mekkî Efendi, bana; “Gel, eczacı Fâtih Beyin annesini ziyârete gidelim. Zavallının beyi vefât etti, iki oğlundan Metin İngiltere’de, Fâtih de askerde, gidip duâsını alalım” buyurdu. Meğer Fâtih beyin babasını çok severmiş. Ve ailece…

Devamını oku

Çay için söylenen beyit

Yıl 1966… Bendeniz Kadıköy müftülüğünde “müftülük kâtibi” olarak çalışıyorum. Müftümüz, Ahmed Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh”. Derin âlim. Kalp gözü açık bir evliyâ. İkimiz de Fâtih’te oturuyorduk o zaman. Sabahları müftülüğe ayrı ayrı giderdik. Ama akşamları, birlikte dönerdik Fâtih’e. Vapurda hiç boş durmazdı. Umûmiyetle “Câliyet-ül ekdâr” isimli salevâtı şerîfe kitâbını okurdu.…

Devamını oku

Sen şimdi ‘Lâ havle’ oku!

Bir gün de müftülükte bir hâdise olmuştu. Benimle ilgili olmalı ki üzülmüştüm. Nihâyet akşam oldu. Birlikte vapura bindik. Ekserî vapurun altına iner, orada otururduk. O, öyle isterdi. O günkü hâdiseden dolayı moralim bozuktu. Üzüntüm devam ediyordu. Suratım da asıkmış gâliba. Bir ara bana bakıp; “Abdüllatîf! Sen şimdi on defâ ‘Lâ…

Devamını oku

Yıllarca giyersiniz inşallah

Ahmed Mekkî Efendi’nin “rahmetullahi aleyh” yanında müftülük kâtibi olarak çalıştığım günler, ömrümün en kıymetli günleriydi. Maaşımdan, elbiselik kumaş alıp hediye etmiştim kendilerine. Açık mavi, kıymetli bir kumaştı. Kabul buyurdu. Çok da memnun oldu. Dostlarından rahmetli terzi Hâbil Amca’ya diktirmeye verdik beraberce. Sonra provaya gittik. Hâbil Amca prova yaptı. Ve “Efendim,…

Devamını oku

İşte büyüklük budur

Bendenizin Ahmed Mekkî Efendi’nin “rahmetullahi aleyh” yanında çalıştığım senelerde oğullarından Baha Bey “kansere” yakalanmıştı. Mübârek zât, oğlunun hastalığına çok üzülüyordu. Birlikte ziyâretine gidiyorduk. Karşıda bir evde kalıyordu. Her gidişinde Yûsüf sûresi’ni okuyordu üzerine. Her vaazının sonunda uzun uzun duâlar ediyor, şifâ bulması için Allah’a yalvarıyordu. Ne gerekiyorsa yapıyordu. Kendini paralıyordu…

Devamını oku

Yazıklar olsun sana!

Ahmed Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh” şöyle anlattı: “Ben gençliğimde Van’da ilim okuyordum. Bir gün dersi bıraktım. Bahçede geziniyordum. Yaşlı bir tanıdığım beni gördü. Ve yanıma geldi. Kulağıma eğildi. Ve ‘Tuu sana!.. Sen, Abdülhakîm Efendi’nin oğlu olasın da içeride ders yapılırken buralarda vakit geçiresin, yazıklar olsun!’ dedi. Çok utandım. Mahcup oldum.…

Devamını oku