Bunlar seni yalanladılar!

Bedir savaşından esîrlerle birlikte geri dönüldü. Resûl-i ekrem eshâbına; “Esîrler hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Hazreti Ebû Bekr; “Yâ Resûlallah, bunlar senin kavmindir ve ehlindir. Bunlar hakkında temkinli davranalım. Ümîd ederim ki, Allahü teâlâ onlara tövbe nasîb eder. Onlardan fidye al. Bize de küffâr üzerine kuvvet olur” diye arz etti.…

Devamını oku

Sen Nûh Nebî’ye benzersin

(Dünden devam) Efendimiz “aleyhisselâm” Hazret-i Ömer‘e dönüp; “Yâ Ömer! Sen Nûh aleyhisselâma benzersin ki, O, kâfirler için; ‘Yâ Rabbî! Yeryüzünde, kâfirlerden hiç kimseyi sağ bırakma!’ diye niyazda bulunmuştu” buyurdu. Hazret-i Ömer der ki: Resûlullah Efendimiz, Ebû Bekr‘in söylediğine meyletti. Benim söylediğime meyletmedi. O gün geçti. Ertesi gün oldu. Gelip gördüm…

Devamını oku

Benim refîkim Osmân’dır

Talha bin Abdullah “radıyallahü anh” hazretlerinden rivâyet olunmuştur. Resûl-i ekrem “aleyhisselâm”; “Her Peygamber için bir refîk, arkadaş vardır. Benim arkadaşım, Cennette Osmân’dır” buyurdu. Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” Şöyle anlatıyor: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bize bî’at-ı rıdvân ile emrettikleri vakitte, hazret-i Osmân‘ı Mekke-i mükerremede, Kureyş’e haberci göndermiş idi. Herkesle…

Devamını oku

Saâdetle içeri buyurun!

(Dünden devam) Resûl-i Ekrem Efendimiz izin verince, hazret-i Ebû Bekr mağara içine girdi. Bir sürü delik gördü. Gömleğini çıkardı. Parçalara ayırdı. O parçalarla deliklerin hepsini tıkadı. Biri açık kaldı. Ona parça yetişmedi. O deliğe de ayağının tabanını koyup Resûlullah Efendimize; “Saâdet ile içeri buyurun!” diye seslendi. Efendimiz içeri girdiler. Gece…

Devamını oku

“Ey utanmaz yılan!”

(Dünden devam) Server-i âlem Efendimiz, hazret-i Ebû Bekr’e; “O yılan ile benim aramı aç, bırak çıksın” buyurdu. O da ayağını çekti. Yılan dışarı çıktı. Zehirli bir yılandı. Hüzünlü ve gamlıydı. Fahr-i âlem, yılana; “Ey utanmaz yılan! Allah’tan korkup, benden hayâ etmedin mi ki, benim mağara arkadaşımın ayağını sokarak eziyyet ettin”…

Devamını oku

O ırmağı senin için akıttı!

(Dünden devam) Efendimiz “aleyhisselâm” ile hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” o mağarada bir müddet kaldılar. Hazret-i Ebû Bekr susadı. Lâkin dağda su ne arasın! Yanlarında da yoktu. Harâreti had safhâya gelince, Sultân-ı Enbiyâ’ya “aleyhisselâm” bunu arz etti. Server-i âlem; “Yâ Ebâ Bekr! Dışarıya çık. Mağaranın önünden akan nehirden doyasıya iç”…

Devamını oku