Sol yanında dur!

Bir gün Efendimiz “aleyhisselâm”, Hazret-i Alî ile cemaatle namaz kılıyorlardı. Ebû Tâlib gördü. Oğlu Ca’fere dönüp; “Haydi sen de var, Muhammed’in sol yanında dur. Onlarla beraber sen de namâz kıl” dedi. Ca’fer-i Tayyâr; “Peki babacığım” dedi. Koşup namaza durdu. Resûlullah hazretleri selâm verdiğinde gördü ki, Ca’fer de gelmiş, yanında namaza…

Devamını oku

Bana doğumu kolay eyle

Fâtıma binti Esed, Kâbe’yi tavâf ediyordu. Doğum alâmetleri belirince Kâbe-i şerîfe girdi. Ellerini açtı. Hak teâlâya; “Yâ Rabbî! Bana bu doğumu kolay eyle” diye yalvardı. O an garip bir şey oldu. Beytin duvârı yarıldı. Fâtıma gözden kayboldu Üç gün görünmedi. Dördüncü gün, Kâbe’den çıktı. Elinde yeni doğmuş bebeği (Alî ibni…

Devamını oku

Gâibten “Alî” demişlerdi!..

Herkes fikrini beyan eyledi. Habîb-i Ekrem “aleyhisselâm”; “Benim niyyetim, Alî ismini koymakdır” buyurdu. Fâtıma Hâtun; “Bana da gâibten bu ismi söylediler” dedi. Bir rivâyet şöyledir: Vâlidesi Fâtıma Hâtun, istihâre için Kâbe’ye yönelip; “Yâ Rabbî! Harem-i şerîfinde ikrâm eylediğin oğlum için tarafından isim niyâz ediyorum” dedi. O an bir ses duydu.…

Devamını oku

Ey oğul! Niçin ağlıyorsun?

(Dünden devam) Hazret-i Alî’nin Ebû Tâlib’in dokunmasına ma’nî olması, kendisine önce Resûlullah dokunsun diye idi. Annesinin emzirmesine mâni olması da, önce Resûlulahın mubârek ağız suyundan emmek istemesiydi. Hikmeti bu idi. Resûl-i Ekrem “aleyhisselâm”, hazret-i Alî’nin yıkanmasına bizzat meşgûl oldular. Sağ tarafını yıkayınca, Alî sol tarafa kendisi dönerdi. O Server bunu…

Devamını oku

Vefâtı…

Âdem aleyhisselâm hastalandı. Vefât etmeden oğlu hazret-i Şît’e; “Ey oğlum, alnında parlayan nûr, Muhammed Mustafâ’ya mahsûs olan bir nûrdur. Bu nûru muhâfaza et ve bunu, en temiz bir hanıma teslîm eyle” buyurdu. Şît dinliyordu. O devam edip; “Ecelim yaklaştı. Benden sonra halîfem ol. Allahın dînini yaymaya gayret eyle. O’nun sevgili…

Devamını oku

O sana helâl değil!

Âdem aleyhisselâmın çocukları hep ikiz oluyordu. Bir erkek, bir kız. İlk doğan Kâbil ve kız ikiziydi. İkincisi, Hâbil ile onun ikiziydi. Âdem Nebî onları evlendirmek istedi. Hâbil’in ikiziyle, Kâbil evlenecekti. Kâbil’in ikiziyle de Hâbil. O dinde bu câizdi. Ama ayrı batından olmak şarttı. Kâbil’in ikizi, Hâbil’in ikizinden güzeldi. Kâbil îtiraz…

Devamını oku