Bir çuval da altın ver, deseydin ya!..

Ahmed Mekkî Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ilim deryâsı bir zâttı. Kendisi anlatıyor: Annem bana çok duâ ederdi. “Yâ Rabbî! Oğluma hayırlı ilim ver” derdi. Duâları kabul oldu. Biraz ilim öğrendim. İyi de, “bir çuval da altın ver deseydin ya be kadın” der ve neşelenip gülerdi mübârek. Gerçekten eli dardı. “Maddî…

Devamını oku

Onu sana alalım…

Bir gün kayınbirâderim Yüksel Ekinci, sabah müftülüğe gelerek Ahmed Mekkî Efendi’yi “rahmetullahi aleyh” öğlen yemeğine dâvet etti evlerine. Müftü Efendi kırmadı. “Peki, Abdüllatîf’le geliriz” buyurdu. Öğlen vakti birlikte gittik. Sıcak bir gündü. Bahçede oturduk. Merhum Enver Ören bey de geldi. Onu görünce çok sevindi mübârek. Çünkü onu çok seviyordu.  Lakab…

Devamını oku

Hakkımızı helâl etmeyiz!

Ben üniversitede okurken, ayrıca bir işte çalışıp da para kazanmama, annem babam râzı olmayıp; “O işten ayrıl, biz sana her ay para göndeririz!” dediler. Ben onlara; “Çok mübârek ve âlim bir zâtın yanında çalışıyorum” dediysem de; “Hayır, ayrılacaksın, yoksa hakkımızı helâl etmeyiz” dediler. Bunu, Müftü Efendi’ye arz ettim. “Benim rızâm…

Devamını oku

Başka kitaba lüzum yoktur!

Ahmed Mekkî Efendi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, büyük âlim ve velî bir zattı. Kadıköy müftüsüydü. Bir gün müftülüğe bir zât geldi. 50’li yaşlardaydı. Gâyet vakur ve heybetli bir kişiydi. Seyyitlere benzettim. Müftü Efendi’ye çok saygılı davranması dikkatimi çekti. Bir miktar sohbet ettiler. Sonra asıl geliş sebebini arz edip; “Efendim, dînî konularda…

Devamını oku

Rızka mani olanın rızkını Allah keser

Ahmet Mekkî Efendi “rahmetullahi aleyh” Kadıköy müftüsüydü. Âlim ve velî bir zattı. İşi, İslâma hizmet, yani gençlere öğüt ve nasihatti. Müftülüğün, yaşlıca ve oldukça kilolu, çirkin, üstelik de kirli pasaklı, bir “kadın hademesi” vardı. Din ile ilgisiyse hiç yoktu. Önceki müftü işe almış. Müftü Efendi, onun yaptığı çayı içmezdi. Çay…

Devamını oku

Çok mütevâzıydı

Ahmed Mekkî Efendi büyük âlim olduğu hâlde son derece tevâzu sahibiydi. Tevâzuundan, müftü koltuğuna oturmazdı. Hâlbuki O vefât edince; yerine gelen genç müftü, Onun “lâyık değilim” diye oturmadığı müftülük koltuğunu ve masasını beğenmemiş, yenileriyle değiştirmişti. Kendisi döner koltuğuna oturur, sigarasını yakar, gelenlerle “siyâsî meseleler” konuşurdu. Dînî suâllere de kitâba bakmadan;…

Devamını oku