İblîs secde etmedi!..

Vaktâ ki rûh Âdem Nebî’nin bedenine girdi. Önce dimâğ hayat buldu. Arş-ı âlâya baktı. “Lâ ilâhe illâllah, Muhammedün Resûlullah“ yazısını gördü. Merak etti. Sordu ki: “Yâ İlâhî, Muhammed kim ola ki, Onun ismini kendi isminle birlikte yazmışsın?” Hak teâlâ; “Evlâdından biridir ki, O’ndan daha mükerrem bir kişi yaratmadım” buyurdu. Vaktâ…

Devamını oku

Şeytânın önceki hâli!..

İblîs’in adı Azâzil idi. Cin olarak yaratıldı. Ama meleklerin arasında bulundu. Vaktâ ki yerlerin ve göklerin idâresi O’na bırakıldı. O vakit kibirlendi. Ve kendi kendine; “Bu makâm benden gayriye verilirse, ibâdetten vazgeçerim. Zîrâ benden üstün kişi yoktur” dedi. Melekler baktılar. Levh-i mahfûzda: “Allah’a yakın biri, gadaba uğrayıp tard olunur” yazısını…

Devamını oku

Niçin gülersin yâ Âişe?

Bir gün, Efendimiz “aleyhisselâm”, hazret-i Âişe‘nin “radıyallahü anhâ” evine geldiler. Âişe vâlidemiz Resûlullahın nur cemâline bakıp gülümsedi. Efendimiz merak etti. Ve sordu ki: “Niçin gülersin yâ Âişe?” O da cevap verip; “Yâ Resûlallah, sen gelmeden az önce elimdeki iğne yere düşmüştü. Ne kadar aradıysam da bulamamıştım” dedi. Sordular ki: “Şimdi…

Devamını oku

Teyzen doğru söylemiş!

(Dünden devam) Ben cevâben; “Elbette olmaz” deyince; “Teyzen doğru söylemiş. Gel, Resûlullahın huzûr-ı şerîfine varalım. Orada îmân getir” dedi. Tam o esnâda Resûl-i Ekrem “aleyhisselâm” Ve yanında hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” oraya çıkageldiler. Hazreti Ebû Bekr “radıyallahü anh” Resûlullahın yanına varıp, mübârek kulaklarına bir şeyler söyledi. Resûl-i Kibriyâ “aleyhisselâm” yanıma…

Devamını oku

Ey ana! Hâlin nedir?

Hicretten yirmiüç yıl önce hazret-i Alî’nin “radıyallahü anh” vâlidesi Fâtıma Hâtun bir gece rüyâ gördü. Eline dört kılıç verdiler. Biri suya düştü. Biri havâya uçtu. Biri düşüp kırıldı. Dördüncüsü, elinde koca bir “arslan” oldu ki, heybetinden kimse yanına yaklaşamıyordu. Resûl-i Ekrem “aleyhisselâm” hazretleri, aslanı tutup, kendine boyun eğdirdi. Arslan da…

Devamını oku

Hazret-i Alî doğdu

(Dünden devam) Resûl-i Ekrem hazretleri, doğacak çocuğun oğlan olması için duâ buyurdu. Hâmilelik vakti doldu. Doğum zamanı geldi. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” dünyaya teşrîf etti. Efendimiz aleyhiselâm, mübârek tükürüğünü alıp, hazret-i Alî’nin ağzına koydu. O da onu yuttu. Ve nûrlara garkoldu. Sözleri “hikmet” oldu. Göğsü ilimle doldu. Resûl-i ekrem “aleyhisselâm”…

Devamını oku