Mektup ve nasîhat

Selçuklu hükümdârı Alâaddîn Keykûbât, Osmân Gâzi’nin akıl almaz hizmetlerini gördü. Taltîf için bir berat gönderdi. Ve şunları yazdı: “Allahü teâlâya hamdolsun. Resûlü’ne selâm olsun. İşittim ki, Osmân bin Ertuğrul nâm bir yiğit, tekfurlarla cihat edermiş. Cesâreti, cihanı sarmış. Teb’ası, sever ve sayarmış. Hazret-i Sıddîk gibi cömert. Ömer-ül Fârûk gibi âdilmiş.…

Devamını oku

Rûh girmek istemedi!..

Hak teâlâ, Âdem Nebî‘nin kalıbına rûh verip diriltmeyi murâd ettiğinde, rûh, bedeni karanlık görüp girmek istemedi. Hak teâlâ, Cebrâil’e; “Habîbimin nûrunu getir, Âdem’in iki kaşının arasına koy. Rûh ona bakıp, bedene girsin!” buyurdu. Rûh o nûru gördü. Ve bedene girdi. Hem de severek. Nazlı rûh, uzun yıllar mukaddes âlemlere alışık…

Devamını oku

Sana fedâ olsun yâ Resûlallah!..

Resûl-i ekrem Efendimiz bir sabâh namâzını kıldıktan sonra, mübârek arkasını mihrâba verdiler. Eshâbı güzîne Şöyle anlattılar: Rüyâda Cennetin etrâfını seyrederken, bir büyük köşk gördüm. Yüksekliği yüz fersâh idi. O zaman hâtırıma; “Bu yüksek makâm acaba hangi Peygamberindir” diye geldi. Böyle düşünürken, Melekleri gördüm. Yanlarına varıp; “Bu yüksek makâm, acabâ hangi…

Devamını oku

Ben niçin istemedim?..

Hazret-i Osmân “radıyallahü anh” anlatır: İslâma gelmeden önce idi. Muhammed-ül Emîn’in, kızı Rukayye’yi Utbe’ye verdiğini işittim. Çok üzüldüm. Ve kalbimden; “Ben niçin istemedim” dedim. Perîşân hâlde, evimize geldim. Gördüm ki, annem, teyzem ve akrabâdan nice hâtunlar bir kimseyi methederler. Merak ettim. Ve teyzeme; “Teyzeciğim, bu methettiğiniz kişi kimdir?” diye sordum.…

Devamını oku

Onun sesini işitince!..

Örtünme âyeti gelmeden önce kadınlar Resûlullahın huzûr-u şerîflerine gelir, İslâmiyyetten sorar, bilmediklerini öğrenirlerdi. Bir gün, yine, Huzurda idiler. Kureyş hâtunlarından birisi yüksek sesle konuşurken, hazret-i Ömer “radıyallahü anh” geldi. İçeri girmek için, Müsaade istedi. Hâtunlar Onun sesini duyar duymaz hemen kalkıp, sür’atle perde arkasına çekildiler. Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” İçeri…

Devamını oku

Gerçekleşen rüyâ

Hazret-i Mevlânâ Osmân Gâzi’ye büyük bir müjde vermişti. Şimdi O, bu müjdeyi düşünüyor ve heyecanlanıyordu. Haklıydı. Öyle ya; Neslinden otuzaltı pâdişah gelecek ve İslâma büyük hizmet yapacaklardı. O gece yatıp, Bir rüyâ gördü. Bir yılan genç ve güzel bir kıza saldırıyor, kız ise; “İmdât!” diye bağırıyordu. Bir aralık göz göze…

Devamını oku