Bir mektup yazar mısınız?

Cemâleddîn-i Geylânî hazretleri Kazvin’de otururdu. Herkes, nûr saçılan sohbetlerinden istifâde etmek için, her taraftan akın akın yanına koşardı. Talebesi çoktu. Birçoğu yerliydi. Kimi de dışarıdandı. Mesela Şîrâz pâdişâhı bunlardandı. Kazvin’in ileri gelenlerinden biri Şîrâz’a göç etmek istedi. O yerin pâdişâhının bu zâtın talebesi olduğunu biliyordu. Bunu düşünüp, huzuruna geldi. Ve…

Devamını oku

Rabbimden üç şey istiyorum

Tâbiîn devrinin mücâhid velîlerinden Amr bin Utbe hazretleri “rahmetullahi aleyh” devamlı gazâlara katılır, cenâb-ı Hak’tan şehîdlik rütbesi isterdi. Hep duâ ederdi. Bir gün bir evde; “Rabbimden üç şey istedim. Dünyâya rağbet etmeyeyim. Namazlarımı Rabbimin beğendiği gibi kılayım ve şehîdlik rütbesine kavuşayım” buyurdu. Bunun ardından; “Çok şükür” dedi. Ve orada olanlara;…

Devamını oku

Gözyaşı dinmezdi!..

Tâbiîn devrinin büyük velîlerinden olan Atâ Süleymî hazretleri Allah korkusundan dolayı çok ağlardı. Gözyaşının dindiğini gören olmadı. Bir gün bir dostu geldi. Etrâfına bakındı. Yerler ıslaktı. Kendi kendine; “Abdest alırken su sıçramış” diye düşündü. Mübârek zât bir vaaz dinlese veya cenâze görse, düşer bayılırdı. BENİM YÜZÜMDEN Bir gün ateş dolu…

Devamını oku

Annem beni doğurmasaydı!

Atâ Süleymî hazretlerinin bir sevdiği anlatır: Bir sabah Atâ hazretlerinin yanına varmıştık. Akşama kadar yanında kaldık. Hem hayret ettik, hem de acıdık. Zîra devamlı; “Aah! Keşke annem beni doğurmasaydı” sözünü tekrarlayıp durdu. FERYÂT ETTİ Bir sevdiği anlatır: Atâ Süleymî bir gün bana; “Ey Beşîr! Ölüm peşimde, kabir önümde, gideceğim yer…

Devamını oku

Ne yapıyorsunuz?

Eshâb-ı kirâmdan Yâlâ bin Mürre “radıyallahü anh” şöyle anlatıyor: Bir dostuma gittim. Bir hususu arz ettim. Ve netice olarak; “Hazret-i Alî kerremallahü vecheh kâfirlerle şiddetli savaşıp onları kahreden bir kişidir. Kâfirler Ona zarar verebilirler. Gidip kapısında nöbet tutalım” dedim. O da uygun gördü. Kapısına gittik. Nöbete başladık. Hazret-i Alî Mürtezâ…

Devamını oku

İnsanlar ne gâfildir!

Amr bin Kays hazretleri “rahmetullahi aleyh” Kûfe’de yetişen âlim ve velîlerdendir. Ticâretle uğraşmasına rağmen dünyâya gönül vermez, âhiret ticâretine sarılırdı. Gençlerle ilgilenirdi. Öğüt nasîhat ederdi. Dünyaya sarılanlara; “Dünyâya rağbet etmek ne gaflettir. Müslüman önce âhirete hazırlanmalıdır. Zîra âhiret dehşetli yerdir” buyururdu. Vefât ettiğinde bütün Kûfeliler üzüldüler. Bir velî kaybetmişlerdi. Cenâzeye…

Devamını oku