Seni dâvete geldim!

Mekke’de, herkesin uykuda olduğu bir sâatte, bir gölge duvar diplerine sine sine ilerliyordu. Uzunca boylu olduğu anlaşılan bu tedirgin karaltı, etrâfı iyice dinledi. Bir tehlike bulunmadığına emîn olunca, önünde durduğu evin kapısını hafîfçe tıklatıp, usulca seslendi: “Bilâl, Bilâl!” Cevap gelmedi. Sesini az daha yükseltti: “Bilâl! Bilâl!” Bilâl, uykulu bir sesle…

Devamını oku

Evde mi oturayım?

Amr bin Cemuh Ensârî radıyallahü anh, bir ayağı sakat bir sahâbîydi. Yine de kaçırmazdı bir harbi. Uhud’a gidileceği zaman, dört oğlu huzuruna gelip; “Baba, sen bu harbe gelme!” diye yalvardılar. Sordu hemen: “Nedenmiş o?” “Çünkü sakatsın!” Mübârek sahâbî; “Hayır geleceğim” dedi. Oğulları; “Baba, biz senin yerine de savaşırız” dedilerse de,…

Devamını oku

Sana bir şey yapmayacağım!

Meymûn bin Mihrân hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Tâbiînin büyüklerindendir. Bir gün misâfirleri geldi. Hizmetçisine seslenip; “Misâfirlerimize yiyecek bir şeyler getir” dedi. Hizmetçisi; “Peki” dedi. Ve mutfağa girip acele bir çorba pişirdi. Tabaklara koydu ve sıcak çorbaları misâfirlerin önüne koymak için gelirken ayağı takılıp düştü ve sıcak çorbalar Meymûn hazretlerinin başından aşağı…

Devamını oku

Geçmiş olsun!..

Meymûn bin Mihrân hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ba’zı insanların uygunsuz davranışlarda bulunup birbirlerine küstüklerini duyunca çok üzülür, hattâ hastalanıp yatağa düşer, insanlar geçmiş olsun demeye gelirlerdi. Günler geçer. Barışırlarsa; Yine ziyâretine gelir; “Efendim, o kimseler barışıp helâlleştiler” diye haber verilince, sevinir, sıhhat bulur, tamâmen iyileşirdi. ÇOK AĞLADI Bu zat anlatıyor: Bir…

Devamını oku

Hidâyet!..

Bilâl-i Habeşî “radıyallahü anh”, bir gün mescit içinde oynamaya başlar. Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” Onu görüp çok şaşırır. Zîrâ mescitte Resûlullah Efendimiz de vardır. Yaklaşıp; “Yâ Bilâl! Ne yapıyorsun, hiç mescitte oynanır mı?” diye fısıldar kulağına. Ama O durmaz. Ve devam eder. Hattâ, Ona Resûlullah Efendimizi “aleyhissalâtü vesselâm” gösterip; “Bak!…

Devamını oku

Zinnîre Hâtun

Ebû Cehil katmerli öfkeler içindeydi. Yeni Müslümân olan birini işitmeyegörsün. Derhal koşup caydırmaya çalışırdı onu bir yolla. Eğer zenginse; “Seni batırır, servetini yok ederiz!” derdi. Îtibârlı biriyse. O zaman da; “Seni rezil eder, halkın içine çıkamaz hâle getiririz!” diyerek korkuturdu. Ama fakîr ve köle ise, onlar için yapacak tek iş…

Devamını oku