İlk sohbette îmân etti

(Dünden devam) Cündeb bin Cünâbe, Resûlullah Efendimizle görüşmek için Mekke’ye gelmiş, üç gece hazret-i Alinin “radıyallahü anh” evinde kalmış ama geliş maksadını söylememişti. Hazret-i Alî de merak ediyordu. Nihâyet sordu ona: “Buraya niye geldin?” “Muhammed isminde bir zât varmış. Onu görmek için” deyince; “Ben o zâta gidiyorum, beni tâkib et!”…

Devamını oku

Sen kabîlene dön!..

(Dünden devam) Ebû Zer radıyallahü anh îmân edince doğru Kâbe’ye gidip, kâfirlerin yüzüne karşı Kelime-i şehâdeti haykırdı. Ancak kâfirlerin hücumuna uğradı. Efendimiz Ona acıyıp çağırdılar: “Yâ Ebâ Zer!” “Buyur yâ Resûlallah!” “Kabîlene dön. İslâmı orada yay!” buyurdular. Ebû Zer; “Peki yâ Resûlallah!” deyip kavmine döndü. Kabîleyi topladı. Ve yüksek sesle;…

Devamını oku

Koş, babanı çağır!..

Enes bin Mâlik radıyallahü anh anlatıyor: Resûlullah Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm Medîne’ye geldiğinde, ben sekiz yaşındaydım. Bir gün, annem bir yerden biraz “un” bulmuş. Komşudan da biraz “süt” alıp yoğurmuş. Sonra onu pişirip bana seslendi: “Eneees!” “Buyur anne!” “Oğlum, koş mescide. Babanı çağır da birlikte yiyelim”. “Peki anneciğim” dedim. Ve koştum…

Devamını oku

Hâlimizi Resûlullaha anlat!

Eshâb-ı kirâmdan aleyhimürrıdvân Ebüdderdâ hazretlerinin babası Uhud Harbinde şehîd olunca, anne-oğul maddî sıkıntıya düşmüşlerdi. Öyle ki, açlıktan taş bağlıyorlardı karınlarına. Günler zor geçiyordu onlar için. Tâkatleri tükendi. Annesi seslendi: “Ebüdderdâ!” Koştu hemen: “Buyur anne.” “Oğlum, hemen Resûlullaha (aleyhisselâm) git ve bu hâlimizi arz et. O, herkese bir şeyler veriyor. Bize…

Devamını oku

Cömertliğin böylesi!..

Hazret-i Hasan, hazret-i Hüseyin ve Abdullah bin Ca’fer, “radıyallahü anhüm” uzun bir sefere çıkmışlardı. Az sonra acıktılar. O yerde bir kadın görüp; “Hiç yiyecek bir şeyin var mıdır?” diye sordular. Kadın cevâben; “Evet var” dedi. Tek koyunu vardı, kesip doyurdu onları… Aradan yıllar geçti, bu kadıncağız fakîrleşip, maîşet için Medîne’ye…

Devamını oku

Lâ ilâhe illallah!..

Ebû Zer-i Gıfârî “radıyallahü anh”, hazretlerinin adı Cündeb idi. Îmân etmeden önce yol kesiciydi. Ama sonradan hilkatindeki temizlik sebebiyle bu iş ona mânâsız geldi. Hattâ iğrendi. Putlardan soğudu Doğruyu arıyordu. Ona göre yaratıcı tek olmalıydı. Onun için sıkça “Lâ ilâhe illallah” derdi. O günlerde oraya Mekke’den biri geldi ve tesadüfen…

Devamını oku