Su istiyorum!..

Bir gün İbrâhim Edhem hazretleri sahraya çıkmıştı. Abdest almak için gitti bir kuyu başına ve sarkıttı kovasını. Çektiğinde şaşırdı. Zîrâ kovada su yoktu. “Gümüş” vardı. Geri döküp tekrar saldı. Çektiğinde yine şaşırdı. Zira “altın” çıktı bu defâ da. Üzülüp, boşalttı onu da. Üçüncü defâ daldırdı. Büyük zat su beklerken, bu…

Devamını oku

Mahşer sıkıntısı

Mahşerin sıkıntısı dayanılmaz hâl alınca, ehli mahşer Âdem Nebî‘ye başvururlar.Yanına varırlar. Ve kendisine; “Ey babamız! Sen Peygamberlerin ilkisin. Hâlimiz pek fenâdır. Ne olur bize şefâat et ki, hesâbımız başlasın” diye yalvarırlar. Âdem Nebî dinler. Kendini geri çekip; “Siz Nûh Peygambere gidin!” buyurur. Mahşer halkı Nuh Nebî’ye giderler. Selâm verirler. Ve…

Devamını oku

Ben şefâat ederim

Mahşer halkı, hesâbın başlaması için Resûlullah Efendimize varıp yalvarırlar. Efendimiz dinler. Ve cevâp verip; “Rabbim izin verirse ben şefâat ederim!” buyurur. Sonra Arş-ı âlâya varıp, bin senelik bir secdeye kapanır. O an ehl-i mahşerin hâli pek fenâdır. Dayanılmaz. Anlatılamaz. Çoklarının haramdan kazandıkları mallar, boyunlarında büyük dağ gibi birer “halka” olur.…

Devamını oku

Cehennemi getirin!

Mahşer günü, Hak teâlâ; “Cehennemi getirin!” diye emreder meleklere. Vazîfeli melekler, derhal gidip, bu emri Cehenneme bildirirler. Cehennem sorar: “Niçin çağırıyor?” Melekler; “Seninle kâfirlerin cezâsını verecek. Sen, bunun için yaratıldın” derler. Ve onu, yetmişbin zincirle tutup çekerler. Sesi korkunçtur. Sıcağı pek çoktur. Bir ara meleklerin ellerinden kurtulur. Gümbürtüsü ve şiddeti…

Devamını oku

Rüyâ tâbircisiydi

İbni Sîrîn hazretleri, Tâbiînden tefsîr ve fıkıh âlimi ve meşhûr rüyâ tâbircisidir. Adı Muhammed. Babasınınki Sîrîn. Böyle olunca “İbni Sîrîn” diye tanınır. Resûlullahın sallallahü aleyhi ve sellem hizmetçisi olan Enes bin Mâlik hazretlerinin âzâtlı kölesidir ANNESİYMİŞ Bir kimse; “Ben rüyâmda zeytinyağını zeytinlerin üzerine döktüğümü gördüm. Acabâ tâbiri nedir?” diye sordu.…

Devamını oku

Vazîfeyi kabul etmedi

İbrâhim bin Ebî Abele hazretleri, Tâbiîn’den olup, hadîs âlimlerindendir. Kendisi anlatır ki: Halîfe Hişâm bin Abdülmelik bana haberci gönderip sarayına çağırdı. Yanına vardım. Bana iltifat edip; “Biz senin küçüklüğünü, büyüklüğünü ve her hâlini biliriz. Seni işlerimde kendime yardımcı yapacağım. Bu sebeble Mısır’ın haracı üzerine, seni ta’yin ettim” dedi. Hiç sevinemedim…

Devamını oku