Ben buna lâyık değilim

Habîb-i Acemî hazretlerinin bir kulübesi vardı ve orada gece gündüz ibâdet ederdi. Bir gece, elbisesinin söküğünü dikiyordu ki, birden iğnesini yere düşürdü. Eğilip az aradı. Ama bulamadı. O anda gün gibi aydınlandı kulübe. O zaman iğneyi kolayca görüp aldı. Ama çok utandı. Yüzünü kapatarak; “Affet yâ Rabbî, ben buna lâyık…

Devamını oku

Eşkıyâ reisiydi

Fudayl bin İyâd hazretleri, gençliğinde eşkıyâlık yapardı. Bir gün adamları, büyük bir kervanın geleceğini haber aldılar. Kervandaki birinin çok malı vardı. Pek çok da altını. Onları farkedince; “Eyvâh, mallar gitti, bâri altınları kurtarayım” diye düşünüp, indi deveden. Onları saklayacak bir yer ararken ilerde bir çadır görüp içeri girdi. Baktı, bir…

Devamını oku

Allah’a isyân edersen

Fudayl bin İyâd hazretleri bir gün; “Bir kişi Allah’a âsi olsa, mahlûklar da ona isyân eder. Ben Rabbime isyân edip etmediğimi, hayvanlarımın tavrından anlarım” buyurdu. Dinleyenler sordu: “Nasıl anlarsınız?” “Şöyle ki, Ben Rabbime itâat edersem, onlar da bana itâat eder, ben isyân edersem, onlar da bana isyân ederler” buyurdu. Bir…

Devamını oku

Eşkıyâlık yapıyordu

Fudayl bin İyâd hazretleri, gençliğinde eşkıyâlık yapıyordu. Sonra tövbe etti ve yükselip, büyük bir Velî oldu. Hârun Reşîd’e nasîhatları meşhurdur. Tövbe edicilerin başında, bu zat vardır. Gayet cömert, iyilik severdi. Eşkıyâlık yaptığı zamanlarda bile ibâdetini aksatmaz, insanların malını elinden alsa da, yine merhameti elinden bırakmazdı. Meselâ kadınların, parası az olanların,…

Devamını oku

Kur’ân-ı kerîm oku, ama…

Fudayl bin İyâd hazretlerinin bir oğlu vardı ki, ne zaman Kur’ân-ı kerîmi dinlese, âhiret korkusundan bayılır, düşerdi. Bir gün babasının yanına bir hâfız geldi. Sesi çok güzeldi. Ona oğlunu gösterip; “Şu oğluma güzel sesinle Kur’ân-ı kerîm oku. Ama Zilzâl ve Kâri’a sûrelerini okuma sakın!” buyurdu. Hâfız merak edip, “Neden?” deyince;…

Devamını oku

Dağ sallanmaya başladı

Bir gün, Fudayl bin İyâd hazretleri Mira dağında bulunuyordu. Yanında bâzı sevdikleri de vardı. Bir ara onlara dönüp; “Meselâ Allah dostu bir Velî zât şu dağa “sallan!” diye seslense, dağ o an sallanır” buyurdu. O sözünü bitirdi. Dağ sallanmaya başladı. Ordakiler korktular. Hazret-i Fudayl; “Korkmayın, şimdi durur” buyurdu, sallanma durdu.…

Devamını oku