Canımız üzüm ister, kim getirir!

Üftade hazretleri; bir kış gecesi, talebelerine hitaben; “Evlâtlar! Canımız üzüm ister, kim bulup da getirir?” der. Talebeler şaşırırlar. Birbirlerine bakışırlar. Öyle ya, vakit gecenin bir yarısıdır. Yerlerde bir metre kar vardır. Şu anda imkânsızdır. Ama Aziz Mahmud öyle düşünmez. “Mademki hocam istedi, elbette bulmalıyız” der. Fırlar ayağa. “Derhâl bulup getireyim”…

Devamını oku

Bu gece nasıl sabahladın?

Meymun-i Evdi anlatır:“Muaz bin Cebel “radıyallahü anh” bir gün ayağa kalktı.Ve halka hitaben;‘Ey Evd kabilesi! Ben, Resulullah’ın elçisiyim. Hepinizin dönüşü Allahadır. Öldükten sonra ya cennet ya da cehennem vardır. İkisi de sonsuzdur, ikisinde de ölüm yoktur!’ buyurdu.”? ? ?Muaz bin Cebel “radıyallahü anh” şöyle anlatıyor:“Bir gün Resulullah’ın huzuruna vardım.Bana sordu…

Devamını oku

Allahü teâlânın kullarından sakladığı sır!

Muaz bin Cebel “radıyallahü anh” bir gün dostlarına;“Sırat köprüsünü geçinceye kadar müminin huzuru olmaz” buyurdu.Bir gün de ağlıyordu!Ona sordular ki:“Niçin ağlıyorsun?”Cevaben “İnsanlar iki gruptur. Biri cennetlik, diğeri cehennemlik. Acaba ben hangisinden olacağım diye ağlıyorum” buyurdu.? ? ?Hazret-i Muaz anlatır:“Allahü teâlâ bir kulunu hastalığa müptelâ kıldığı zaman sol yandaki meleğe buyurur…

Devamını oku

Yüz defa okusan da, olmaz!..

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri devrinde bir kimsede “kimya ilmine” karşı bir merak uyanır. Hazret-i Hüdayi’ye; “Efendim, bana ‘kimya ilmi’ni öğretir misiniz?” der. “Olur, öğretirim” buyurur. Asmadan “bir yaprak” koparır. Üzerine bazı dualar okur. Adam, dikkatle tâkip eder. Ne okuduğuna kulak verir. Ve hayretle görür asma yaprağının “altın”a döndüğünü! Rica eder:…

Devamını oku

Sultanlar rikâbında yürüsün!

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri, hocası Üftade hazretlerine çok hizmet eder. Ne emrederse yerine getirir. Çok duasını alır. Derken hocası hastalanır. Derhâl hizmetine koyulur. Hocası çok memnun olur. Bir gün açar ellerini: “Sultanlar, rikâbında yürüsün!” diye dua eder. Yani sen at üstünde giderken padişah ardınca yürüsün, der. Çok geçmez, vefat eder.…

Devamını oku

Yemeyin Sultanım, bu et zehirli!..

Sultan Ahmed Han “rahmetullahi aleyh” bir gün fazla yorulur.Ve dinlenmek ister.Alır erkânını yanına.Gider bir koruluğa.Oturup temiz hava teneffüs eder.Hizmetçiler koyun kesip kızartırlar.Sofrayı donatırlar.Padişah gelir, oturur.Ve “bir lokma” koparır kızarmış etten.Tam ağzına götürecektir ki, biri tutar elinden.Dönüp bakar kim diye?Görür ki Hüdayi hazretleridir.Çok şaşırır tabii.Mübarek zat gülümser.Ve sultanın kulağına eğilip;“Yemeyin onu…

Devamını oku