Evlerimiz karşılıklıydı

Ebû Hâlid anlatıyor: Evimiz, Hazret-i Dâvûd‘un eviyle karşı karşıya idi. Ben gecenin hangi saatinde uyansam, Dâvûd-i Tâî hazretlerinin ışıklarını yanar vaziyette görürdüm. Gece uyumazdı. Ya duâ ederdi, Ya da ağlardı. Ben her gece Onun duâ ve ağlama seslerini işitirdim. KAPISI YOKTU Ebû Yahyâ, bir gün Dâvûd-i Tâî hazretlerinin evine gitmişti.…

Devamını oku

Hangi güzel yüzdür ki…

Dâvûd-i Tâî hazretleri, İmâm-ı a’zam hazretlerinin talebesidir. Kanâat ehli olup, çok ibâdet yapardı. Gönlünde “dünya sevgisi” hiç yoktu. Haramdan kaçardı. Çok ibâdet yapardı. Gençliğinde bir kadından; “Hangi güzel yüzdür ki toprak olmadı. Hangi ceylân gözdür ki yere akmadı” beytini işitince, şuuru altüst oldu. Hıçkırarak ağladı. Doğruca İmâm-ı a’zam hazretlerinin huzûruna…

Devamını oku

Münker Nekir seni bekliyor

Bir kimse, Dâvûd-i Tâî hazretlerinin yanına geldi ve Onu seyretmeye başladı. Hazret-i Dâvud, o kişiye dönüp; “Bilmiyor musun, çok konuşmak kadar, çok bakmak da hoş bir şey değildir?” buyurdu. Adam önüne baktı. Sonra başını kaldırıp nasîhat isteyince; “Münker ve Nekir melekleri seni bekliyor, onlara vereceğin cevâbı hazırla!” buyurdu. EN GÜZEL…

Devamını oku

Bir dirhemlik hurma

Dâvûd-i Tâî hazretleri bir gün pazara çıktı. Tâze hurma görüp almak istedi. Fakat yanında o kadar parası yoktu. Tezgâha yanaştı. Hurma satıcısına; “Bana, parasını yarın ödemek üzere bir dirhemlik hurma verir misin” dedi. Hurmacı baktı. Ve cevâben; “Veresiye satmıyorum” deyince, ayrılıp gitti. Ancak satıcı, bu zâtın Dâvûd-i Tâî hazretleri olduğunu…

Devamını oku

Beni Dâvûd’a götür!..

Bir gün, Halîfe Hârûn Reşîd, Ebû Yûsuf hazretlerine; “Beni, Dâvûd’a götür, O’nu ziyâret edip, duâsını alayım” dedi. Sonra gidip hazret-i Dâvûd’un kapısını çaldılar. Ancak açılmadı. Bir daha çaldılar. Yine açılmadı. Ebû Yûsuf hazretleri; “Ey Dâvûd! Yanımda sultân var, seni ziyârete geldi, kapıyı aç!” diye seslendi. Ama o açmadı. Bu defâ…

Devamını oku

Falan yemeği yer misin?

Bazı dostları Dâvûd-i Tâî hazretlerine; “Sana falan yemeği pişirsek yer misin?” diye sordular. Cevâbında; “Yerim” buyurdu. Pişirip getirdiler. Uzun uzun düşündükten sonra; “Siz bu yemeği, filânın yetim çocuklarına götürünüz. Onlar yerse, daha çok sevinirim” buyurdu. ÖYLE YAŞA Kİ İbni Semmâk hazretleri, Dâvûd-i Tâî hazretlerine; “Bana nasîhat et” dedi. Cevâbında; “Olur”…

Devamını oku