Bir adâlet örneği

Hazret-i Ömer radıyallahü anh halîfe iken bâzı eshâbla Şam’a gidiyorlar ve deveye kölesi Mugîre ile nöbetleşe biniyorlardı. Yolculuk bitti. Şam’a girilecekti. Ancak o an deveye binme sırası hazret-i Mugîre’ye gelmişti. Halîfe deveden indi. Mugîre bindi. Eshâb-ı kirâm; “Ey Halîfe! Deveye siz binseniz. Zîra Şamlılar kölenizi devede görürlerse, Mugîre’yi halîfe zannederler”…

Devamını oku

Hırkasında on yama vardı

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” devrinde çok memleket fethedilmiş ve çok ganîmet alınmışken kendi yaşayışı hiç değişmedi. Arpa ekmeği yerdi. Yamalı giyerdi. Kızı Hazret-i Hafsa radıyallahü anhâ, o haşmetli günlerde babasını ziyârete geldi bir gün. Ancak babasının hırkası dikkatini çekti ve hayret içinde baktı babasına: “Babacığım!” “Söyle kızım” “Hırkanız çok eskimiş,…

Devamını oku

Kuş, köpek ve zehir

Bir gün Hazret-i Ömer radıyallahü anh evinde otururken biri gelip; “Bizans’tan bir elçi geldi efendim” diye arz etti. Halîfe cevâben; “İçeri alın” dedi. Elçiyi odaya aldılar. Bizans imparatoru bu elçiyle üç hediye göndermişti Halîfeye. Bir kuş, bir köpek. Bir şişe de zehir. Hazret-i Ömer elçiye kuşu gösterip sordu: “Nedir bu?”…

Devamını oku

Bir takvâ örneği

Ahlâksız bir kadın, Hazret-i Ömer’in çok sevdiği bir gence musallat olmuştu. Elde edemeyince, bir kocakarıya gidip; “Beni falan genç ile buluştur” diye yalvardı. O kocakarı; “Olur” dedi. Birlikte kadının evine geldiler. Genç o gece yatsı namazını câmide, Halîfenin arkasında kılmış evine dönüyordu. Tam kadının evi önünden geçerken, kocakarı bahçe kapısında…

Devamını oku

Gözünüz erkek görsün!..

Müşrikler, Ömer bin Hattâb’ın uzaktan yalın kılıç gelmekte olduğunu görünce, bir tanesi; “Gördünüz mü, buna Hattâboğlu demişler!” diyerek sevincini dile getiriyordu. Biri de; “Gözünüz erkek görsün!” diyor, bir diğeri de; “Helâl olsun Ömer’e, bakın âsîleri nasıl da toplamış getiriyor!” diyordu. Ama hayır! Yanılıyorlardı. Nitekim Ebû Cehil bu gelişi beğenmedi ve…

Devamını oku

Müslümân Olun!..

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” halîfe iken, bir gün Îran’dan huzûruna bir grup Müslümân geldi. Ve izin isteyip; “Ey halîfe! Îranlı eşkıyâlar yol kesip, Müslümânlara zulüm yapıyorlar” diye şikâyet ettiler. Halîfe onları dinledi. Ve gadablanıp, bir grup asker gönderdi. İslâm askeri, düşmana ilk teklîfi yaptılar: “Îmân edin!” “Hayır etmeyiz.” “Öyleyse cizye…

Devamını oku