Başını koparırım!..

Hazret-i Hamza; “Korkmayın! Gelen bir kişidir. İyi niyetle geldiyse hoş geldi. Yoksa şu kılıçla başını keserim!” dedi. Sonra kapıya çıktı. Ve gür sesiyle; “Yâ Ömer! Biz Abdülmuttalip oğullarıyız. Biiznillah demiri çiğner havaya püskürtürüz. Bize zafer bulamazsın, hele Resûlullahın kılına dokunamazsın!” diye kükredi. Ömer mahcuptu. Bir sessizlik oldu. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm…

Devamını oku

Seninle kırk olduk…

Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” îmâna gelince; “Yâ Resûlallah! Kardeşlerimiz kaç kişidir?” diye sordu. Efendimiz; “Seninle kırk olduk” buyurdular. Memnun oldu. Ve Efendimize; “Yâ Resûlallah! Kâfirler, müşrikler Lât ve Uzzâ putlarına âşikâre ibâdet ederken, biz on sekiz bin âlemin Rabbine niçin gizli ibâdet ediyoruz?” dedi. Bununla yetinmedi. Ve şöyle arz etti:…

Devamını oku

Müjde yâ Ömer!..

Habbâb saklandığı yerden çıktı ve büyük bir heyecanla; “Müjde yâ Ömer! Dün gece Resûlullah seninle ilgili bir duâ etti” dedi. Ömer sordu merakla: “Nasıl duâ etti?” “El kaldırıp; ‘Yâ Rabbî, bu dîni Ebû Cehil bin Hişâm veya Ömer bin Hattâb ile kuvvetlendir!‘ diye duâ etti. Yâ Ömer, bu ni’met elhamdülillah…

Devamını oku

Ölsek de gam değil!..

İlk Müslümânlar, Erkam’ın evinde bir araya gelmişler; “Âh ah! Kelime-i şehâdeti bir kerecik olsun, şöyle yüksek sesle haykıramadık şu küffâra karşı” diye dertleşiyorlardı. Nihâyet bir gün; “Yâ Resûlallah! Lütfen izin verin çıkalım, kelime-i tevhîdi şu küffâra karşı avaz avaz haykıralım. Bundan sonra ölsek de gam değil” diye arz ettiler. Efendimiz…

Devamını oku

Beyninden vurulmuşa döndü!

Ömer bin Hattâb, kız kardeşiyle eniştesinin Müslüman olduğunu işitince inanamadı. Nuaym’ın gâyesi, hedef şaşırtmaktı. Yâni onu Efendimizden uzaklaştırmak için zaman kazanmaktı. Oyalama taktiğiydi. Ve taktik tutmuştu. Nitekim Ömer, o an için Efendimiz aleyhisselâmı unutmuş, hızlı adımlarla kız kardeşi Fâtıma’nın evine yönelmişti. Gerçekten de duydukları doğruydu. Îmân etmişlerdi. Hakkı seçmişlerdi. Yeni…

Devamını oku

“Ne okuyordunuz?..”

Ömer bin Hattâb, kız kardeşinin hânesine gelip, bütün hiddetiyle sordu: “Kur’ân okuyordunuz değil mi?” Sa’îd yaklaştı. Ve korkarak; “Hayır yâ Ömer, sana öyle gelmiştir” dediyse de, Ömer kükredi: “Peki neydi o duyduklarım?” Saîd önce sustu. Sonra şöyle cevapladı: “Şeyy, aramızda bir mes’ele vardı, onu konuşuy…” Lâfını bitirmemişti ki, Ömer tuttuğu…

Devamını oku