Bunları sağın ve taksim edin!

Miktad bin Esved “radıyallahü anh” şöyle anlatıyor: “Bir gün iki arkadaşımla birlikte, yorgunluk ve açlıktan gözlerimiz kararmış, kulaklarımız sağırlaşmıştı. Eshab-ı kiramdan birkaçına müracaat ettik. Yiyecek bir şey bulamadık. Zira onların da yoktu… Resulullah’a arz ettik. Bizi alıp hane-i saadetine götürdü. Bize iki keçi verip; ‘Bunları sağınız, sütünü aranızda taksim ediniz!’…

Devamını oku

Allahü teâlâ Onu göğe kaldırdı

Hazret-i Mevlâna’nın bir talebesi, dergâhtan çıkmış evine gitmektedir ki yolda, tanıdığı yaşlı bir Müslümanla karşılaşır. Adam onu görüp şaşırır. “Ben de sana geliyordum” der. Talebe merak eder: “Hayrola amca.” “Fıkıhtan bir şey soracaktım” der. Ve sualini sorar. Ama talebe, cevabını bilemez. “Akşam kitaplara bir bakayım, yarın söylerim” der. Ve acele…

Devamını oku

Ey müminler! Çabuk geçin!..

Hazret-i Mevlâna zamanında “kırk rahip” birleşir, Konya’ya gelirler. “Kırk sual” seçmişlerdir İslâmiyet’ten. “Bunları cevaplayamaz” derler. Ve birden Mevlâna ile karşılaşırlar. Ne diyeceklerini şaşırırlar. Büyük veli, anlar niyetlerini. “Haydi sorun” buyurur. İlk darbeyi yemişlerdir. Ayaküstü sorarlar: “Kur’ânda ‘Her nefis, cehennemden geçecek’ buyuruluyormuş, öyle mi?” “Evet, öyledir.” “Yani kâfir de Müslüman da cehennemden…

Devamını oku

Savaşı biz kazandık!

Hazret-i Mevlâna’nın bir talebesi vardır ki mesleği at alıp satmaktır. Hazret-i Mevlâna ona; “Bana bir at getir!” buyurur. O da hemen; “Başüstüne efendim” der. Ve kuvvetli bir at seçer. Ancak at huysuzdur. Eğerlemekte zorluk çeker. Az sonra Mevlânâ gelir. O huysuz at sakinleşir Büyük velî bir sıçrayışta biner ata. Ve süratle gider…

Devamını oku

Mahcup etmek ister, ama…

Hazret-i Mevlâna zamanında ilim sahibi bir kimse vardır ki bu zata düşmanlık besler. Aleyhinde sözler söyler. Bir gün de toplar talebesini. “Haydi kalkın, Mevlâna’ya gidelim. Çetin sualler sorup onu mahçup edelim” der. Ve kollarını sıvarlar. Zor sualler hazırlarlar. Kendi de çalışmaya koyulur. Bir ara karşısında Hazret-i Mevlâna’yı görür gibi olur.…

Devamını oku

Tepsiyi sahibine gönderdim

Hazret-i Mevlâna’nın talebesinden biri bir sene hacca gider. Hanımı da mübarek bir hatundur. Hazret-i Mevlâna’yı çok sever. Medresede okuyan talebeye, ara ara yemek yapıp gönderir. Beyi hacdayken bir gün yine “helva” basar bir tepsiye. Arefe gecesi, gönderir medreseye. Hazret-i Mevlâna, tepsiyi alır. Bütün talebeye dağıtır. Yüzlerce talebesi vardır. Doya doya…

Devamını oku