Vazifemden ayrılayım mı?

Hazret-i Mevlâna’yı çok seven biri vardı ki bir an olsun ayrılmak istemezdi yanından. Ama devlet memuruydu.. Sordu Hazret-i Mevlâna’ya: “Efendim, vazifemden ayrılayım mı?” “Niçin ayrılacaksın?” “Hep sizinle olmak için.” “Olmaz” buyurdu.” Ve şu menkıbeyi anlattı ona: “Harun Reşid devrinde bir kişi vardır. Zabıta âmirliği yapmaktadır. İşini mükemmel yapar. Zayıfları korur,…

Devamını oku

Oğlum Celâleddin’i gözet!

Mevlâna hazretlerinin ismi Celâleddin’dir. Belh şehrinde dünyaya gelir. Sonra Anadolu’ya, yani Rum diyarına hicret eder. Bunun için “Rumî” diye anılır. Henüz çocukken manevi hâlleri vardır. Babası da farkındadır. Ancak endişe eder! Zira henüz çocuktur. Nitekim talebeden birine; “Sen oğlum Celâleddin’i gözet” diye emreder. Talebe sorar: “Neden efendim?” Buyurur ki: “Çünkü…

Devamını oku

Bunu kediler de yapar!

Celâleddin-i Rumi hazretleri henüz beş yaşında bir çocukken bir gün çıkar evlerinin damına. Başka çocuklar da gelirler yanına. Onlardan biri, sorar diğerine: “Bu damdan öbür dama atlayabilir misin?” O çocuk; “Atlarım” der. “Hayır atlayamazsın.” “Atlarım.” “Atlayamazsın. Celâleddin araya girer: “Hey, arkadaşlar, dediğiniz bu şeyi kediler de yapabilir” der. Onlar merak…

Devamını oku

Korkmayın, yerin karnı acıktı!..

Hazret-i Mevlâna’nın vefatı yaklaşınca sevenlerini bir “firak heyecanı” sarar. Ev içinde bir telâştır başlar! Yanına yanaşıp; “Efendim, siz vefat ederseniz kime tâbi olalım?” diye sorarlar. Büyük veli; “Hüsameddin Çelebi’ye tâbi olun. Vekilim Odur” buyurur. O anda hafif bir “zelzele” olur. Ev halkı korkuya kapılır! Hazret-i Mevlâna; “Korkmayın, yerin karnı acıktı,…

Devamını oku

Tabut eller üstünde parçalanır!..

Mevlâna hazretleri ne zaman ki vefat eder. Ânında duyulur acı haber. Büyük küçük, genç ihtiyar. Haberi duyan koşar. İnsanlar, akın akın Konya’ya akar. Meydan hıncahınç dolar. Öyle ki; Konya halkı böylesi kalabalığa az şahit olmuştur. Gayrimüslimler de koşar. Cenazeye sahip çıkarlar. Onun şiirlerini, yanık sesle okur, feryat figan ederler! Hazret-i Mevlâna’nın…

Devamını oku

Siz ne biçim askersiniz!

Noyan Han’ın hiddeti kat kat olur! Olanların hikmetini düşünmez. Askerini azarlar şiddetle. “Ne biçim askersiniz! Bir işi beceremediniz!” diye bağırır. Kendisi ileri atılır. Yayını gerer, üç ok fırlatır. Üçü de ayağının dibine düşer. Daha bir öfkeye kapılır! “Atımı getirin!” diye kükrer. Koşup getirirler. Hiddetle atına biner! Ama bu defa da…

Devamını oku