Ölürüm de dinimden dönmem!..

Müşrik Ümeyye, kölesi Bilâl-i Habeşî’nin (radıyallahü anh) Müslüman olduğunu öğrenince deliye döndü!Ona dayak attı…İşkenceler etti…Bir ağaca bağlanmış olarak dövülen bu günahsız insanın patlak dudaklarından kanlar süzülürdü aşağıya!Zalimin hıncı dinmiyordu.Çıldıracaktı neredeyse!“Nasıl olur, benim kölem olsun da bana sormadan Müslüman olsun!” diyordu.Onu, kızgın kayaların üzerine çıplak olarak yatırıp teklifini tekrarladı:“Dön dininden!”Cevap tekti:“Ehad…”Yani…

Devamını oku

Allah demen seni kurtarır…

Bilâl-i Habeşî’nin (radıyallahü anh) günleri işkenceyle geçiyor, dakikası yıl gibi geliyordu ona!Geçmek bilmiyordu saniyeler.Derken bayıldı!Efendisi de çekip gitti.Bilâl-i Habeşi kendine geldiğinde güneş batmış, üstündeki koca kaya gaipten atılmıştı bir kenara…Ooh, ferahlamıştı…“Şükürler olsun” diye mırıldandı.Ümeyye kâfiri, Bilâl’i dininden döndürmek için her türlü işkenceyi deniyor ama muvaffak olamıyordu.Zira cevap aynıydı:“Allah bir.”Bir gün…

Devamını oku

Hoş geldin ama boş geldin!

Esen Sofu hazretleri, Söğüt toprağını nurlandıran bir Allah adamı olup kabr-i şerifi Söğüt’ün Borçak köyündedir. Talebesinden “Ahmed” adında bir genç, İslâm’da hediyeleşmenin önemini okuyordu. O ara kendi kendine; “Şu yeni aldığım cübbeyi götürüp hocama hediye edeyim. Hem duasını da alırım” diye düşündü kalbinden. Acele hazırlandı. Ve çıktı evden. Ama heyecan…

Devamını oku

Dünyada en şerefli şey nedir?

Allah dostlarından Esen Sofu hazretleri, bir gün talebelerine; “Şu kâinatta en kıymetli ve en şerefli şey sizce nedir?” diye sordu. Gençler düşünmeye başladılar. Az sonra biri kalktı: “En kıymetli şey Kâbe’dir hocam.” Büyük zat; “Bilemedin” dedi. Sonra bir başkası kalktı: “Hacer-ül evseddir efendim.” “Hayır, değil.” “Cennettir hocam.” “Değil.” “Arş-ı âlâ’dır.”…

Devamını oku

Şu kuşu tutayım mı baba?

Şeyh Molla Mustafa Efendi, Bilecik’e bağlı Gölpazarı ilçesinin Aktaş köyünde medfun bulunmaktadır. Küçük bir kızı vardı bu zatın. Bir gün bahçede babasıyla otururken bir güvercin gelip kondu hemen önlerine. Çocuğun hoşuna gitmişti bu… Döndü babasına: “Babacığım, ne tatlı kuş değil mi?” “Evet yavrum, çok güzel bir kuş.” “Onu tutayım mı…

Devamını oku

Müşrikler kuduruyordu âdeta!..

Peygamber Efendimiz, Kâbe’de namaz kılarken bir grup müşrik de “Ne yapıp edelim, bu yanan İslâm meş’alesini söndürelim!” diyorlardı. Ama yapamıyorlardı… Ve bu yüzden kuduruyorlardı! Ebu Cehil, yandaşlarına dönüp “Yetti gayri… Secdeye gitsin, koşup ayağımla ensesine basacağım!” dedi. Öbürleri teşvik edip; “Tabii ya, geç bile kaldın” dediler. Efendimiz secdeye inince mel’un…

Devamını oku