Koş, babanı çağır da gelsin!

Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlatıyor: “Annem, bir yerden biraz ‘un’ bulmuş, komşudan da biraz ‘süt’ alıp bunları yoğurmuş. Pişirip bana seslendi: ‘Yâ Enes! Koş mescide, babanı çağır da birlikte yiyelim.’ ‘Peki anne’ dedim. Ve koştum mescide… Resûlullah’ı görünce gayriihtiyari Onun önüne varıp ‘Annem, sizi yemeğe çağırıyor’ dedim. Resûlullah dinledi.…

Devamını oku

Resûlullah’ın üç duası

Sevgili Peygamberimiz, Enes bin Mâlik için “Yâ Rabbî! Bunun malını çoğalt, ömrünü uzun et, günahlarını affeyle” diye dua buyurmuşlardı. Duası kabul oldu. O günden itibaren Hazret-i Enes’in malı gittikçe çoğaldı ve kısa zamanda zenginledi. Ömrü de uzun oldu. Hatta ‘yüz’ yaşını geçti… Bir gün açtı ellerini. “Yâ ilâhi! Habibinin, hakkımda…

Devamını oku

Öyleyse hak Peygambersin!

Resulullah Efendimiz Bedir’den zaferle dönmüş; yetmiş de esir alınmış, ancak esirler hakkında bir vahiy gelmemişti… Bunun için istişare eylediler. Ve karar verdiler: Esirler, fidye karşılığı serbest bırakılacaktı… Aralarında Resulullah’ın amcası Hazret-i Abbas da vardı… Efendimiz geldiler. Ve ona yaklaşıp “Yâ Abbas! Kendin ve oğlun Ukayl için fidye ödemen lâzım” buyurdular.…

Devamını oku

O günlerde bir ses duydum

Hazret-i Âmine der ki: “Hamile olduğum günlerde bir ses duydum. Gaipten geliyordu ve; ‘Ey Âmine! Sen, son Peygambere hâmilesin’ diyordu. Çok susamıştım. Bana şerbet sundular… Alıp içtim. Baldan tatlı ve serindi… Pek çok hanımlar bana hizmet ediyordu. Bir tanesi gelip; ‘Ben, Firavun’un hanımı Âsiye’yim’ dedi. Bir diğeri de; ‘Ben, Meryem…

Devamını oku

Yâ Rabbî! Bize zafer ihsan et!

Bedir Harbi’ydi… Efendimiz, karşısında “bin”e yakın kâfiri görünce derhâl secdeye kapanıp “Yâ Rabbî! Vâdettiğin zaferi ihsan et” diye yalvarmaya başladı. Dualar ediyordu… Ve yalvarıyordu… Hazret-i Ebu Bekir de yanı başındaydı. Bu hâlini gördü. Ve çok üzülüp; “Yâ Resulallah! O, mutlaka vâdinde duracak ve sana zafer verecektir” dedi. Dediği gibi de…

Devamını oku

Haydi, var mısın güreşelim?

Rekâne adında iri cüsseli bir pehlivan sahrada koyun otlatırken Resulullah’la karşılaştı ve kibirle seslendi ki: “Halkı Lât ve Uzzâ’dan ayıran sen misin?” “Evet benim” buyurdular. Rekâne sordu: “Benimle güreşe var mısın?” “Olur, güreşelim” buyurdu. Ve onu kaldırıp yere vurdu! Rekâne güçlükle kalktı ve “Bu olmadı, bir daha güreşelim” dedi. “Hayhay!”…

Devamını oku