Müjde ey Osman!..

Osmanlı İmparatorluğu; dünya târihinde şerefli ve en uzun ömürlü bir hanedânın kurduğu devlettir. Bu devletin Sultanları da; Asr-ı saâdet ve Hulefâ-i Râşidîn devirlerinden sonra hak ve adâlete riâyette en üstün seviyeye yükselen hükümdarlardır. İşte böyle bir devleti ve hükümdarlarını Batı insanı tanıdı; sistemlerini de kendi ülkelerinde tatbik etti, ancak bizler…

Devamını oku

Nasipli Yemen hükümdarı…

Seyf bin Zülyezen, Yemen’e yeni hükümdar olmuştu. Komşu topraklardan temsilciler gelerek Sultan’a tebriklerini ve hediyelerini sunuyorlardı… Misafirler arasında, başta reisleri Abdülmuttalib olmak üzere Kureyş büyükleri de vardı… Hükümdar, Abdülmuttalib’den çok etkilemişti… Bir müddet sonra onunla baş başa bir görüşme yaptı ve aralarında şu konuşma geçti: – Bir zamandan beri kalbime…

Devamını oku

İnsan beşer, durmaz şaşar…

Dünyada hiç kimse tam anlamıyla mükemmel değildir. İnsan âciz ve güçsüzdür. Âciz bir kuldan ancak kusur meydana gelir… Hâris-i Muhâsibî hazretleri “Kulluk, insanın âciz olduğunu idrak etmesi, anlamasıdır” buyurmuştur. İnsanın bu olduğu bilinirse, ileride hayal kırıklığına düşülmemiş olur. Kişi görüştüğü kimselerden her an bir hata, bir yanlışlık beklentisi içinde olmalıdır.…

Devamını oku

Günahı ne kadar çok olursa olsun!

Din büyükleri buyuruyor ki: “Müslümanın imandan sonra en kıymetli varlığı vaktidir. Bu yüzden, en kıymetli olan vakti, en kıymetli işle geçirmek lazımdır. Bunlardan birisi de namazdır. Namaz, İslâm’ın beş şartından biridir ve geri kalan dördünü kendisinde toplamıştır. Namazda iman vardır, imanı olan namaza durur. Namazda oruç vardır, bir şey yersek…

Devamını oku

Kocasına “Cehennemlik” diyen kadın!

İmam-ı Şafii hazretleri, Ehl-i sünnet vel-cemaatin dört büyük mezhebinden biri olan Şafii mezhebinin reisidir… Adı, Muhammed bin İdris’tir. Dedesinin dedesi Şafi, Kureyş kabilesinden ve Eshab-ı kiramdan olduğu için, “Şafii” adı ile meşhur olmuştur… 150 (m.767) senesinde Gazze’de doğan bu mübarek zat, 204 (m.820)’de Mısır’da vefat etti. Kabri, Kurafe Kabristanı’nda büyük…

Devamını oku

Padişahın adaleti..

“Lala, lala! Her zaman ulûfe dağıtırken geriye akçe kalmaz iken, bu sefer fazla gelmesinin sebebi ne ola ki? Herhalde Defterdârım halktan fazla akçe toplamış!” Sosyal adalet, millî gelirin en uygun şekilde taksimini sağlar, sınıf ve zümreleri arasında düşmanlık bulunmayan bir topluluk meydana getirir. Böyle bir toplulukta vatandaşlar, kendilerini emniyette hissederler.…

Devamını oku