Somuncu Baba’nın bayat ekmeği!..

Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın yaşadığı döneme “Asr-ı saadet” denir. “Asr-ı saadet”, tarih boyunca, kıyâmete kadar insanlığın üzerinden geçen en şerefli ve en kıymetli zamandır. Bundan sonra gelen “Hulefâ-i râşidin devri” de kıymetli bir zaman dilimidir. İslâm dîninin başlangıcındaki ilk iki asrın kıymetli olduğu da hadîs-i şerîfle bildirilmiştir… Bir zat Abdullah…

Devamını oku

Sen sanki namaz kılmamış gibisin!

Bir kimse mescidde hızlı hızlı namaz kılıp, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzuruna geldi. Peygamber efendimiz; “Namazını kıl, sen sanki namaz kılmamış gibisin” buyurdu. Din büyükleri buyurdu ki: “Müslümanın imandan sonra en kıymetli varlığı vaktidir. Bu yüzden, en kıymetli olan vakti, en kıymetli işle geçirmek lazımdır. Bunlardan birisi de namazdır.…

Devamını oku

“Çöl Kaplanı” Fahreddin Paşa

Medîne Müdâfii Fahreddîn Paşa, Birinci Dünya Savaşı başladığında Musul’da 12. Kolordunun komutanıydı. Bu sırada Osmanlı Devletinde idâreyi elinde tutan İttihat ve Terakki liderleri hatalı bir politika ile halife ve Osmanlı hükümdarlarına bağlı Şerîf Hüseyin ve taraftarlarını hâin ilân ettiler! Fahreddîn Paşa da Şerîf Hüseyin’e karşı savunma yapmak üzere Medîne’ye gönderildi……

Devamını oku

Âdem aleyhisselâma gelen üç hediye…

Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirip dedi ki: “Yâ Âdem! Allahü teâlâ sana selâm ediyor. Getirdiğim şu üç hediyeden birini kabul etmeni emir buyurdu.” Allahü teâlâ kime akıl verirse, hayâ ile îmân da onunla beraber bulunur. Aklı olmayanın ne hayâsı ne de îmânı bulunur. Şöyle ki: Cebrâil…

Devamını oku

“Sahib-ül ezan” diye meşhur olan zat…

Abdullah bin Zeyd (radıyallahü anh) Ezan-ı Muhammediyenin okunuşunu rüyasında görüp, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimize haber veren ve “Sahib-ül-ezan” lakabı ile meşhur olan sahabidir. Miladi 591 senesinde doğdu. 652 (H.32)’de 64 yaşındayken Medine-i münevverede vefat etti… Hicretin birinci senesinde Peygamber Efendimiz, “Müslümanları namaza davet için ne yapayım?” diye Eshab-ı…

Devamını oku

Onlar, dünyaya gönül bağlamaz!

Takva, Allahü teâlâya inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmek, yani Allahtan korkup haramlardan sakınmak demektir. Takva ehli şüpheli işlerden de sakınırsa vera sahibi olur. Helal malın fazlasından, şüphelilere düşme korkusu ile mubahların çoğunu terk etmeye ve dünya sevgisinden sakınmaya zühd denir. Zühd sahibine de “zâhid” denir. İmam-ı Rabbânî hazretleri…

Devamını oku