Beni dinle ey Sultan kızı!

Şeyh Abdullah el-Acemî hazretleri, üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir zâttı. Haleb civârında bir köyde ikâmet ederdi. Bağ ve bahçelerde çalışırdı. 1242 (H. 640) senesinde vefât etti. Bir gün, zamanın sultanı Melîk Zâhir Mücirüddîn, Abdullah el-Acemî hazretlerinin köyüne gitmişti. Onun, kim olduğunu bilmeden bir bahçe içinde görüp şöyle dedi: -Ey…

Devamını oku

Fellahları kandıran Yemenli Yahudi!..

Hazret-i Osman “radıyallahü anh” Halîfe iken, Yemen’de, Abdullah bin Sebe isminde eski kitapları çok okumuş bir Yahudi vardı. Medîne’ye gelip, Halîfenin yanında Müslüman olup, gözüne girmek istedi. Fakat, Halîfe buna hiç yüz vermedi. Bu her yerde hazret-i Osman’ı kötüledi. Halîfeye, “Bu dönme adam, her yerde seni kötülüyor” dediler. Halîfe, bunu…

Devamını oku

Kadınların cennete girmeleri daha kolay

“Namazını kılan ve altmış yaşını geçen bir Müslüman, şehit olarak ölür. Ama hanımlar için yaş haddi yok; namazını kılar, tesettüre riayet eder, iffetini korursa, hangi yaşta ölürse ölsün, şehittir.” Dinimizde bilinmesi zaruri olan şeyleri her Müslümanın bilmesi lâzımdır. Bilmemek özür olmaz. İnsan yaptığı şeyi niçin yaptığını bilmesi lâzım. Yapılan işler…

Devamını oku

Bu sevgide siyah beyaz ayrımı yoktur

Arap, lügatte, “güzel” demektir. Meselâ, lisân-ı Arap, “güzel dil” demektir. Istılâh mânâsı ise, yani coğrafyada Arap demek, Arabistan yarımadasında doğup büyüyen, oranın iklimi, havası, suyu ve gıdâsı ile yetişen ve onların kanından olan kimse demektir. Anadolu’daki kandan gelenlere Türk, Bulgaristan’da doğup büyüyenlere Bulgar dedikleri gibi, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselam da Arabistan yarımadasında…

Devamını oku

Canilerin önderi oldu!..

Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan, önderlik eden] o hayrı yapan gibi sevaba kavuşur. İyi bir çığır açana, onun sevabı ve kıyamete kadar onunla amel edenlerin sevabı kadar sevap yazılır. Kötü bir çığır açana da, onun günahı ve kıyamete kadar onu işleyenlerin günahı kadar günah…

Devamını oku

Çolak Hasan’ın baltası!..

Hasan adında bir genç, yeniçeri olmak istiyordu… Bir gün “Acemiler Ocağı”na başvurdu. Fakat kabul edilmedi. Hasan’ın mangal gibi yüreği vardı ancak, eli özürlüydü. Üzüntüyle oradan ayrılarak evine gitti. Hüngür hüngür ağlıyordu. O sırada büyük âlim Hoca Sâdeddîn Efendi, gezintiye çıkmıştı. Bir ağlama sesi duydu ve o tarafa yöneldi. Hasan’ı gördü…

Devamını oku