Hayatımı renklendirmek isterken…

Bundan 10 sene kadar önce 2003’te; bir akşam evimde otururken, aile efradıma baktım; iki kızım ders çalışıyor, eşim el işi yapıyor… Kendimi düşündüm, 40 yaşındayım. Hayatımı düşündüm; KBB ihtisası yapmışım, çoluk çocuğa karışmışım, bir hastaneye her gün gidip geliyorum. Bir anda hayatım çok renksiz ve monoton geldi. “Günlük hayatımı acaba…

Devamını oku

Yedi yıldır babasını görmemiş

Yoğun bakım sorumlusu bir hekim olarak böylesi bir ziyaret talebiyle ile ilk kez karşılaşıyordum. Yoğun bakımdaki babasını görmek için izin alan mahkûmun, babasını görebilmesi için yoğun bakıma onca jandarmayı da birlikte nasıl alabilirdim. Tamam, askerler önden girip odayı kontrol edecekti. Mahkûmun kaçma ve camdan atlama riskine karşı en az 4…

Devamını oku

Kafana takma bir şeyin yok

“İnsanlık pazarda satılır olmuş” desem yeridir. Herkesin beni bir bir terk ettiği zamanlarda anlıyordum kimin dost kimin düşman olduğunu. Başına gelmeyen anlayamaz depresyon hastalığını. Kimine göre ayak yapıyordum insanlarla samimiyeti kesmek, işlerini görmemek için. Çünkü kimseye “hayır” diyemeyen, herkesin yardımına yetişen bir yapım vardı. Kimine göre ise yaptığım işleri savsaklamak…

Devamını oku

Öyle canından bezmişti ki

Görevli memur, hasta yakınlarına uyarı üstüne uyarı yapıyordu: -İçeriye bir hasta yakını girebilir. Diğerleri lütfen dışarıda beklesin! Lütfen zorluk çıkartmayın! İkaz edilmeye gerek yoktu. Kenarda hastamız ve yakınımızın çıkmasını beklemeye başladım. Birkaç dakika ya geçti ya geçmedi, genç bir kadın geldi. Yirmili yaşlardaydı… Çok üzgün, çok yorgun ve çok tedirgin…

Devamını oku

Dr. Aylin Hanım siz misiniz?

Branşımız gereği hastanede hem ameliyathane hem yoğun bakım nöbeti tutuyoruz. Bir gün gene nöbetçiyim. Ameliyathanede işlerimi bitirdim, yoğun bakım vizitine gideceğim. Baktım kapının önünde 6-7 silahlı asker, yanlarında takım elbiseli iki bey, ortalarında da elleri kelepçeli biri var. “Allah Allah” dedim. Çok duyuyor gazetelerde okuyoruz doktora darp vs. diye ama…

Devamını oku

Otuz beş yıllık vicdan azabı

Keban Barajı inşaatı başladıktan sonra bölge suya kandı… Lakin bu baraj nice köyü yerinden etti… Nice hayatları gurbete attı… Sular altında kalacağı için yakın köylerden biri daha boşaltılmıştı. Herkes elindekini avucundakini satıp savdı. Köyü terk ettiler. Köylülerden kalan bir topal eşek yavrusu vardı. Ona sıpa bile diyemiyorum… Sahibi işe yaramaz…

Devamını oku