Biz Kâbe’yi tavâf etmeye geldik

Peygamber Efendimiz, Hudeybiye’ye gelince, Hırâş İbn-i Ümeyye’yi (radıyallahü anh) Kureyşlilere gönderip savaş için değil, ziyâret için geldiklerini haber verdi. Kureyşliler ise, bu haberciyi öldürmek için üzerine hücûm ettiler. O da geri gelip durumu Peygamberimize bildirdi.Bu sırada Müslümânlarla dost geçinen Huzâa Kabîlesinin reîsi Büdeyl de, Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem), müşriklerin…

Devamını oku

Allahın, kullarına olan nimetlerinin en büyüğü

Peygamberlerin ve kitapların gönderilmesi, bunlarla doğru yolun, rızâ-i İlâhî’ye ve Cennet’e götüren yolun gösterilmiş olması, şüphesiz ki, bizler için nimetlerin en büyüğüdür. Dünyâdaki bütün insanlara çok acıyan Rabbimiz, iyi, güzel ve faydalı şeyleri yaratıp, dostunu-düşmânını ayırmadan, herkese gönderiyor. Bu cümleden olarak, Peygamberleri vâsıtasıyla, beşeriyete saâdet yollarını göstermiş, iyi-kötü, güzel-çirkin her…

Devamını oku

Sevgili Peygamberimizi saf dışı bırakmak mümkün mü?

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin (kuddise sirruh) kelâmı çok manâlıdır: “Ben, âlemler genişliğinde bir ağız isterim, tâ ki, meleklerin bile gıpta ettiği O zâttan söz edebileyim.” Günümüzde, maalesef, Sevgili Peygamberimizi saf dışı bırakmak, sâdece Kur’ân-ı kerîmle iktifâ etmek/yetinmek isteyen bazı insanlar var. Denilebilir ki, târih boyunca, hayâtı, en ince teferruâtıyla ortaya konulan…

Devamını oku

Fransız “Le Point” dergisinin bir tercihi

Târih boyunca, mükemmel hayâtı, en ince teferruâtıyla ortaya konulan yegâne zât olan Peygamber Efendimize, insânlığın ne kadar muhtâç olduğunu, bugün daha iyi anlıyoruz. Bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez, bilinir-bilinmez bütün iyilikler, üstünlükler ve güzellikler kendisinde toplanmış olan, dünyâ ve âhiretin Efendisi, insanların ve cinnîlerin Peygamberi olan Resûl-i Ekrem Muhammed (aleyhis-salâtü ves-selâm)’ı…

Devamını oku

Zulmün her çeşidi harâm kılınmıştır!..

  Allahü teâlâ, her mahlûka karşı yapılacak olan zulmü yasaklamış, zâlimleri korkunç azap ve âkıbetlerle tehdîd etmiş, onların aslâ yâr ve yardımcıları olmayacağını da belirtmiştir. “Adâletsizlik, adâletin sınırını aşmak, başkasının hakkına tecâvüz etmek; bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak, haksızlık” gibi mânâlara gelen “zulüm”, kimden gelirse gelsin ve…

Devamını oku

Zulüm, kesinlikle yasaklanmıştır!..

Dünkü makâlemizde, bir nebze zulümden bahsettik; bazı âyet-i kerîme, hadîs-i kudsî ve hadîs-i şerîflere kısaca temâs ettik. Bugünkü makâlemizde de, konuyla ilgili birkaç kelime daha yazalım inşâallah… Bilindiği üzere İslâm’da cihâdın gâyesi, zulmü ortadan kaldırmaktır. Zulüm, adâletin zıddıdır. Nitekim hadîs-i şerîfte, “Cihâdın en fazîletlisi zâlim sultânın karşısında hakkı söylemektir” buyurulmuştur.…

Devamını oku