Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Ahmed Sarban hazretleri, Hayrabolu’da doğdu, orada vafat etti. O devirde bir vâli vardı. Fakîr halka zulmederdi. İşte o günlerde bu zât geldi o beldeye. Halk onu görünce hemen etrâfını sarıp “Tam zamânında geldiniz efendim” dediler. Büyük velî sordu: “Hayrola, ne oldu?” Köylüler vâlinin zulümlerini anlatıp “Ne…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor: Hocamızın mübârek huzûruna, bir kimse geldi. Ve hocamıza; “Efendim, bendeniz tarlada meşgulken bir aslan geldi ve öküzüme saldırıp yedi. O öküzden başka da hayvanım yok. Şimdi ne yapacağım?” diye dert yandı. Hocam, bana; “Git, o aslanı çağır…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretlerinin talebeleri, birbirlerini çok severlerdi. Hele iki talebesi vardı. Aşk derecesindeydi onlarınki. Birbirlerinde fâni olmuşlardı. Hiçbir dünyâlık menfaat düşünmeksizin severlerdi birbirlerini. Fî sebîlillah. Yâni Allah için. Öyle ki; Bu “sevgi” tesiriyle kendilerinden geçiyorlardı bâzen. Bu, Allah vergisiydi. O, dilediğine verir. Bir gün biri el…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında bir kadının doğan çocukları ölüyordu. Hem de doğar doğmaz. Onun için üzülüyordu! Nihâyet adak yapıp “Yâ Rabbî! Bir çocuğum olur ve yaşarsa, onu Hazret-i Seyyid’in hizmetine vereceğim” dedi. Bir sene geçti. Ona, bir “kız evlâdı” verdi Hak teâlâ.…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında bir adam işitti bu büyük velînin ismini. Görmeden sevdi kendisini. Ve ziyâretine gitti hemen. O esnâda büyük zât, bir câmide nasîhat ediyordu ilim ehli zevâta. O da girdi içeri. Ön safta oturdu. Dinledikçe muhabbeti çoğaldı bu büyük velîye.…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında, dertli ve hasta olanlar bu zâta gelir, arz ederlerdi dertlerini. O da hastalara bir duâ yazar, kullananlar şifâya kavuşurdu tam olarak. Ama kalemle değil. Parmağıyla yazardı. Bir gün bir “hasta” geldi. “Efendim, çok hastayım, bana bir duâ yazar…

Devamını oku