Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Mısır’da vefât eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri, büyük velîlerden ve evlâd-ı Resûl’dendir. Henüz dünyâya gelmemişti ki, dayısı, bir gece rüyâsında Resûlullah Efendimizi gördü. Efendimiz ona; “Ey Mansur! Yakında hemşirenin bir oğlu olacak. Adını Ahmed koyun ve onu iyi yetiştirin. Zîra o, Hak teâlâ katında yüksek bir zât…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Horasan velîlerinden Ahmed Nâmıkî Câmî hazretleri bir gün evden çıktı, o anda kalbine; “Gitme, dertli bir mümin sana geliyor” diye ilham olundu. Az sonra geldi misâfirler. Anne, baba ve çocukları. Adamcağız “Bizim bir derdimiz var da onu size arz edecektik” dedi. “Hayırdır, nedir derdiniz?” “Efendim, Allah…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Herat’ta, Abdullah Zâhid diye biri vardı ki, her gün oruç tutar, çok ibâdet yapardı. Bunun için herkes tarafından sevilirdi. Ahmed Nâmıkî Câmî hazretleri Herat’a gidince Abdullah Zâhid’in içini merak sardı. Hanımına, “Herat’a biri gelmiş, velî diyorlar. Gidip bir göreyim, gerçekten velî midir, öğreneyim” dedi. Hanımı îkaz…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Horasan velîlerinden Ahmed Nâmıkî Câmî hazretleri, büyük bir velî olup, herkese karşı çok merhametliydi. Cömertti sonra. Ve iyilikseverdi. Herkese iyilik yapıyordu. Derdi olan, ona gidiyordu. O devirde “sâlih” ve “zengin” bir kimse vardı ki, sonraları fakîrleşti. Bütün malı ve serveti gitti. Ama bu durumu kimselere diyemiyor,…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Horasan velîlerinden Ahmed Nâmıkî Câmî hazretlerinin, gençliğinde “kötü” arkadaşları vardı. Her gün “içki” içerlerdi. Bir mahzende, “şarap”la dolu kırk “küp” vardı ve her gün sırayla biri gider, şarap getirirdi o mahzenden. Bir gün de Ahmed Nâmık’a geldi sıra. Merkebine binip gitti mahzene. Ama kırkı da “boş”tu…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Bağdat’ta vefât eden büyük velîlerden Ahmed bin Mesruk hazretlerinin bir talebesi vardı. O, bir gün yolculuğa çıktı. Bir müddet sonra yoruldu. Ve bir ağaç altına oturdu. Bir şeyler yedikten sonra uzanıp uyudu oracıkta. Fakat o da ne? Ayakları kıbleye doğruydu. Uyur uyumaz rüyâ gördü. “Hocasını” görmüştü. Mübârek, heybetle geldi.…

Devamını oku