Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Hindistan Evliyâsından Abdülvâhid-i Lâhorî hazretleri zamânında adamın biri, bir gece hırsızlığa çıktı. Rastgele bir eve girdi. Ancak bu ev, bu büyük velîye âitti. Bakındı etrâfa. Bir “hırka” gördü. Bu zâtın hırkasıydı. Hemen aldı onu. Zâten başka da bir şey bulamamıştı alacak. Kendi kendine “Fakîr bir eve…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Şirvan’da doğan Abdülmecid Şirvânî hazretleri; Tokat’ta mütevâzı bir hayat sürer, insanları irşâd ederdi. Bir gün bu şehre makam sâhibi biri gelir. İnsanlar, ziyâretine gidip “Hoş geldiniz” derler. Ancak adam kibirlidir. Asık suratla sorar ki; “Bu şehrin ahâlisi bu kadar mı?” “Evet” derler. “Başka kimse yok mudur?”…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Irak’ta yetişen Abdülkâhir Sühreverdî hazretlerinin bir sevdiği şöyle anlatıyor: Bir gün Abdülkâhir Sühreverdî hazretleriyle çarşıda dolaşıyorduk. Bir kasap dükkânının önünden geçiyorduk. O, birden durdu. Ben de durdum. Bana, dükkândaki bir eti göstererek “Şu et bana (ben leşim) diyor” buyurdu. Kasap da duydu bunu. Ve üzüntüden bayıldı!…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Irak’ta yetişen Abdülkâhir Sühreverdî hazretleri anlatıyor: Gençliğimde henüz ilim tahsîline başlamamıştım ki, bir gün karnım çok acıkmıştı. Ama hiç yiyecek yoktu evimizde. Az ilerde çalışan birilerini gördüm. Hemen yanlarına gittim. Gördüm ki, her birinin elinde birer “tokmak”, pirinç dövüyorlar. Yanlarına yaklaştım. “Beni de ücretle çalıştırır mısınız”…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Silsile-i aliyyeden Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleri  kuddise sirruh anlatıyor: Yaşım, yirmi ikiydi. Bir gün Hazret-i Hızır yanıma geldi ve Yûsüf-ü Hemedânî adında bir velîye götürdü beni. Cemâlini gördüm. Çok sevdim o zâtı. Çok istifâde ettim. Vefâtı yaklaştı. Beni yanına çağırdı. Ve vasiyet olarak; “Ey oğul! Sana vasiyetim…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Silsile-i aliyyeden Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretleri, evliyâ-yı kirâmın en büyüklerindendir. Babası da mübârek bir zât idi. Hızır aleyhisselâm ona gelirdi. Oturur sohbet ederlerdi. Bir gün yine öyle oldu. Hazret-i Hızır geldi ve “Yakında bir oğlun olacak. İsmini Abdülhâlık koy!” dedi. Abdülhâlık beş yaşındaydı. Babası, ilim öğrenmesi için Buhâra’ya gönderdi bu oğlunu.…

Devamını oku