Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri, bir gün talebesiyle sohbet etmektedir ki, bir ara kapı açılır. Bir genç gelir. Ve edeple oturur diz üzeri. Mübârek zât, bir nazar eder gence. İç âlemini görür hemence. Evet, genç “Hristiyan”dır. Belinde “zünnar” vardır. Bu genç, az sonra ayağa kalkıp edeple arz eder…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Bağdat’ta yaşıyan Abdurrahman Tafzuncî hazretlerinin vefâtı yaklaştığı zaman oğlu, kendisine vasiyette bulunmasını istedi. O da “Peki” dedi. Ve ona hitâben; “Ey oğlum! Sana vasiyetim şudur ki; Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerine karşı her zaman saygı ve hürmetini muhâfaza edip emirleri üzere hareket edesin ve hizmetinden aslâ ayrılmayasın”…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Bağdat’ta yaşayan Abdurrahman Tafzuncî hazretleri, büyük velî idi. Bir gün ıssız “bir çöle” çıktı. Allahü teâlâyı zikre başladı. Ve “Ey vahşî hayvanların, kendi lisânlarıyla tesbîh ettiği Rabbim! Seni, bütün noksanlıklardan tenzîh eder, bütün kemâl sıfatlarıyla tesbîh ederim” dedi. O an bir hareket başladı. Vahşî hayvanlar geldiler.…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Bağdat’ta yaşayan Abdurrahman Tafzuncî hazretleri; Evliyâ-yı kirâmdan olup yüksekçe bir kürsüde vaaz verir, sohbetini, âlim ve velî herkes zevkle dinler, istifâde ederdi. Her duâsı kabul olurdu. Bir gün yanına biri gelip; “Efendim! Benim bir hurma bahçemle ineklerim var. Ama onbir senedir bir tek hurma olmadı. İneklerim…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Kazvin’de yaşayan Alî bin Ömer Harbî hazretlerinin sevdiği biri şöyle anlatıyor: Bu zâtı görmek için evine gittim. İltifat ederek içeri aldı. Oturup, sohbet ettik. O esnâda bir kimse hediye olarak çok miktarda “elma” ve “kayısı” getirip takdîm etti bu büyük velîye. Onlardan bana ikrâm etti. Sonra…

Devamını oku

Günün Menkıbesi

Bugünkü Yazılar Günün Menkıbesi Kazvin’de doğan Alî bin Ömer Harbî hazretleri zamânında bir kimse vardı ki, zâhid olup, “dervişâne” elbiseler giyerdi. Bu kişi, Alî bin Ömer Harbî hazretlerinin, nefis “yemekler” yiyip, kıymetli “elbiseler” giydiğini işitti birinden. Aklı yatmadı bu işe. Bu, ters geldi ona. Kendi kendine “Bu nasıl Allah adamı…

Devamını oku