Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi Şaşkın hizmetçi! Türkistân’ın en büyük velîlerinden Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin kabr-i şerîfi Semerkant’tadır. Bir gün hizmetçisine; “Bana Semerkant’tan biraz bal getir” buyurdu. Hizmetçi; “Peki efendim” dedi. Ve hemen çıktı yola… Hocasının emrettiği kadar bal satın alıp tam dışarı çıkıyordu ki, dükkâna bir “kadın” girdi… Genç ve güzeldi. Şeytana uydu. Ve şehvetle baktı…

Devamını oku

Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi “Bu yaptığın doğru mu?” Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir gün, fakir bir sevdiğine misâfir oldu. Garip, üstâdını görünce çok sevindi… Cennetle müjdelenmişti sanki… Fakat bunun, genç ve güzel bir oğlu vardı ki, bilmiyordu bu zâtın kim olduğunu. İlk defâ görüyordu zîra. Bir kenara çekildi. Ve suratını asıp oturdu. Hiç ilgi…

Devamını oku

Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi Tevâzu gösteren yükselir… Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerini çok seven bir “genç” vardı. Bu, bir gün nefsine uydu. Şarap almış evine götürüyordu. Ama götüremedi. Şarap testisi bir duvara çarptı. Ve kırıldı birden… İçindekiler döküldü yollara. Delikanlı çok üzüldü! Çok da pişmân oldu. Ama anladı, bunun bir “îkaz-ı İlâhî” olduğunu. Oradan geri…

Devamını oku

Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi Misli görülmemiş bir cömertlik!.. Bir gün Medîne’ye dışardan bir gayr-i müslim gelmişti ve çok da fakîrdi… Efendimizi bulup; “Fakîrim, bana bir miktâr dünyâlık verir misin?” dedi. Efendimiz de ona; “Bak, şu vâdide yayılmış olan sürüyü görüyor musun?” diye sordular. O da baktı. Ve bir “koyun sürüsü” gördü ki; iki dağın…

Devamını oku

Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi “Yediğinden bana da ver!” Peygamber Efendimiz eshâbıyla bir bahçede oturmuş yemek yiyorlardı. Bir câriye geçti oradan. (Harpte esir alınan kadın köleye câriye denir.) O câriye dönüp baktı. Efendimizi gördü. Huzûruna yaklaştı. Ve “Yediğinden bana da ver” deyiverdi. Sahâbe-i kirâm şaşırdılar! Efendimiz, önündeki yemekten bir lokma alıp uzattılar o kadına. Lâkin câriye almadı.…

Devamını oku

Bugünkü Yazılar

Günün Menkıbesi “Rabbim onlardan merhametli!” Câhiliyet devrinde Arabistan’da vahşî bir âdet vardı ki; doğan kız çocuklarını diri diri kuma gömerlerdi! Bir karı koca vardı… Bir kızları olmuştu… Aynı şeyi onlar da yapmışlardı, ama ikisi de îmân edince; o yaptıklarını hâtırlayıp gözyaşı dökerlerdi! Efendimiz bunu işitti. O ikisinin yanına gitti. Onları sevindirecekti.…

Devamını oku