Kader ve kanaat

Sual: İslamiyet bir lokma ile bir hırkaya kanaat eder deniyor. Yani dinimiz çalışmaya mani midir? CEVAP Din, kadere inanmak ve kanaat etmektir. Fakat kader, çalışmamak, fazla istememek değildir. Kader, insanların ne yapacağını, Allahü teâlânın önceden bilmesi demektir. Allahü teâlâ, çalışmayı emrediyor. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Cihad edenler, çalışanlar, uğraşanlar,…

Devamını oku

Açlıktan ölmek

Sual: Allah rızka kefil olduğuna göre, açlıktan öldü demek uygun olur mu? CEVAP Allahü teâlâ, herkesin rızkına kefildir. Ama bu, açlıktan ölmeye engel değildir. Herkes için belli bir rızk, belli sayıda nefes takdir edilmiştir. Eceli gelen, ölecektir. Kimisi hastalıktan ölür, kimisi trafik kazasında ölür, kimisi de açlıktan ölür. Allahü teâlâ,…

Devamını oku

Kimse kimsenin rızkını yiyemez

Sual: Ecel-rızk münasebeti nasıldır? CEVAP Her canlının rızkı tükenmeyince eceli gelmez, ölmez. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Rızk, ibadet yapmakla artmaz, bereketlenir. Allahü teâlâ herkesin rızkını ezelde takdir, tayin etmiş, ayırmıştır. Bu, artmaz ve azalmaz. Rızk endişesiyle, harama el uzatmamalı ve şu hadis-i şeriflerin muhatabı olmamalıdır: (Bir zaman gelir ki, insanlar,…

Devamını oku

Evlenmek ve kader

Sual: Mutlaka kaderimizde olan kişiyle mi evleniriz, bizim seçme hakkımız yok mu? CEVAP Kader, insanların yapacağı işlerin önceden bilinmesi demektir. Kader ile bizim seçişimiz, ayrı değildir. Seçince, o kaderimiz oluyor. Allahü teâlâ, olacak her şeyi bildiği için, bizim ne yapacağımızı da, bilir. İşte kader, Allahü teâlânın ezeli ilmiyle, kendi irademizle…

Devamını oku

Allah layık olanı alçaltıp yükseltir

Sual: Aşağıdaki âyetlere Ehl-i sünnet âlimleri nasıl anlam vermişlerdir? CEVAP Âyetlerin açıklamaları şöyledir: (Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir.) [İbrahim 4, Fatır 8] Allah dilediğini saptırdığına göre, şer Allah’tan değil diyenler yanlış yoldadır. Bu âyete dayanarak cebriye, Allah bize zorla günah işletir diyor ki o da yanlıştır. Allahü teâlâ hiç…

Devamını oku

Levh-i mahfuz ve ümm-i kitap

Sual: Levh-i mahfuz ile ümm-i kitab ayrı mıdır? Bunlar mahlûk mudur? CEVAP Ahmed bin Süleyman hazretleri buyuruyor ki: Levh-i mahfuz, korunmuş levha demektir. Ezeli ve ebedi, olmuş ve olacak her şeyin Allahü teâlânın indinde yazılı olduğu kitap anlamındadır. Mahlûktur, yani sonradan yaratılmıştır. Melekler levh-i-mahfuzu görürler. Allahü teâlâ dilerse levh-i mahfuzda…

Devamını oku