Kuru ağaçtan hurma!..

Resûlullah Efendimiz, Eshâbtan İbni Tîhâ’yı ziyârete gittiler bir gün. İbni Tîhâ, hem sevindi, hem de üzüldü. Zîrâ ikrâm edecek bir şeyi yoktu. Efendimiz bahçede kuru bir hurma ağacı gördüler.
Ve seslendiler:
“Yâ İbni Tîhâ!”
“Buyur yâ Resûlallah”
“Şu ağaçtan hurma toplamaya izin var mıdır?”
İbni Tîhâ;
“O, kuru bir ağaçtır yâ Resûlallah” dedi.
“Olsun, sen biraz su getir!” buyurdular.
Koşup getirdi.
Efendimiz, o sudan biraz içip kalanı o ağacın dibine döktüler. Kuru ağaç hurma ile doldu bir anda. Hem yediler, hem de dağıttılar.
“BENİ SEÇ!..”
Yine genç ve yakışıklı bir Yahûdî, Resûlullahın yanına geldi bir gün. O esnâda Efendimiz, bir âyet-i kerîmeyi okudular.
Meâlen;
“Mü’minlere Cennette hûriler verilecek” buyuruluyordu âyette.
Genç sevindi.
Ve sordu:
“Îmân edersem, o hûrilerden bana da verilir mi?”
“Verilir”
“Sen kefîl misin?”
“Kefîlim, hem de yetmiş tânesine.”
Genç îmân edip, çok geçmeden vefât etti. Efendimiz namâzını kılıp, kabre indirdiler. Ama gecikerek çıktılar kabirden. Mübârek gömleği de yırtılmıştı.
Hikmetini sordular.
Buyurdu ki:
“Genci kabre indirince, Cennetten yetmiş hûri üşüştüler başına. Her biri; “beni seç, beni seç” diyordu. Büyük izdiham oldu. Aralarından zor sıyrıldım. Gömleğim de yırtıldı bu arada.”

Comments are closed.