Kumral Abdal, Bilecik’in Bozüyük ilçesini nurlandıran bir “Osmanlı akıncısı”.
Bozüyük’ün üç kilometre yakınında, Kandilli köyüne giderken solda kalıyor türbesi.
Bir gün aldı çıkınını.
Ve çıktı bir sahraya.
Sevenlerinden biri de gizlice takip ediyordu arkasından… Mübarek zat, bir dağın eteğine varıp açtı çıkınını.
Kuru ekmeği suya banıp yedi.
Sonra zikre başladı:
“Allah, Allah, Allah!..”
Fakat o da ne?!
Dağ taş iştirak ediyordu bu zikre…
Ağaçlar ve vahşi hayvanlar da katılınca yer gök “Allah, Allah!” sesleriyle inledi uzun zaman.
? ? ?
Bir ramazan ayında Konya’ya gitmişti.
Konyalılar ona iftarlık yemek getirdiler.
Ancak kendi yemedi.
Ve götürüp bir fakire verdi.
Ertesi gün yine getirdiler.
Onu da verdi bir fakire.
Nihayet onuncu gün gelip:
“Hocam, lütfen bugün getireceğimiz yemeği siz yiyin” dediler.
Mübarek zat:
“Peki, etli ve yağlı olsun” buyurdu.
Sevinip getirdiler istediği yemeği.
Tam iftar edecekti…
O an çalındı kapısı.
Açtığında “bir fakir” vardı kapıda.
Ve “Çok açım, Allah için biraz yemek” diye yalvarıyordu.
Yemeği, olduğu gibi verdi o fakire.
Kendisi “su ile” iftar etti yine.