Lâ ilahe illallah söyle

Din büyüklerinden biri rivayet eder:

Medayin’de bulunuyordum. Her nerede bir kimse vefat etse, varıp ona kefen sarardım.

Bir gün biri gelip:

“Kûfe ehlinden bir kervan geldi. Aralarında biri vefat etti. Gelip o mevtaya kefen sarar mısın” dedi.
Hemen gittim.
Gördüm ki vefat etmiş.
Karnı üzerine kerpiç koymuşlar.
O anda acayip bir şey oldu.
Adam âniden kalkıp oturdu.
Ve feryat etti. Kederli olarak:
“Yazıklar olsun bana, vah bana!” dedi.
Ben sordum ki:
“Niçin öyle dersin?”
O cevaben:
“Ben kavmime uyup Hazret-i Ebu Bekir’e, Hazret-i Ömer’e ve Hazret-i Osman’a dil uzatırdım. Beni cehenneme iletip yerimi gösterdiler. Sonra ruhumu geri verdiler ki size haber vereyim. Sakın o büyüklere dil uzatmayın!” dedi ve tekrar öldü.
¥ ¥ ¥
Hazret-i Ali, bir gün Efendimize; “Yâ Resulallah! Kıyamet gününde evvela kimin hesabını görürler?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem:
“Evvela hesabı görülecek kimse benim. Sonra Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra da sensin yâ Ali!” buyurdular.
Hazret-i Ali:
“Osman’ın hesabı nasıl olur yâ Resulallah?” diye sordu.
Efendimiz:
“Benim, bir vakitler Osman’a bir işim düştü. Ondan, bu ihtiyacımı gizli yapmasını rica etmiştim. O da gizlice yerine getirmişti. Ben de Hak teâlâdan ‘Osman’ın hesabı gizli olsun’ diye dua ettim. Rabbim de kabul eyledi” buyurdu. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)

Comments are closed.