Ma’lülzâde Mehmed Efendi

Ma’lülzâde Mehmed Efendi rahmetullahi aleyh, Osmanlı şeyhülislâmlarının onyedincisidir. 940 (m. 1533)’de doğdu. 993 (m. 1584)’de İstanbul’da vefât etti. 

Bu mübarek zat, bir dersinde, Ömer bin Hattâb’ın (radıyallahü anh)  fazileti hakkında şunları anlattı: 
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müslümanların kuvvet bulması için, Ömer bin Hattâb ve Ebû Cehil bin Hişâm’dan birisinin de Müslüman olması için duâ etmişti. Ömer Müslüman oldu. Hazreti Ömer Müslüman olunca, Resûlullah tekbîr getirdi. Erkâm’ın evinde bulunan Müslümanlar da tekbîr getirdiler. Müslümanların tekbîr sesleri Mekke semâlarında dalgalandı. Sonra Hazreti Ömer; “Kardeşlerimiz ne kadardır?” diye sordu. “Seninle kırk olduk” dediler, “Öyle ise, ne duruyoruz? Haydi çıkalım, Harem-i şerîfe gidelim açıkça Kur’ân-ı kerîm okuyalım” dedi. Resûlullah kabûl buyurdular… 
Önde Hazreti Ömer, sonra Hazreti Ali, ondan sonra Resûlullah, sağında, Hazreti Ebû Bekr, solunda Hazreti Hamza, arkasında öteki Sahâbiler yürüyerek Harem-i şerîfe gittiler. Müşriklerin ileri gelenleri, orada Hazreti Ömer’den müjde bekliyorlardı. “Ömer, Muhammedîleri toplamış getiriyor” dediler. Sevindiler. Ebû Cehil, zekî, cin fikirli olduğundan, bu gelişi beğenmedi, ileri varıp; “Yâ Ömer! Bu ne hâl?” dedi. Hazret-i Ömer hiç aldırış etmeden; “Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” dedi. Ebû Cehil, ne diyeceğini şaşırdı, donakaldı. Hazret-i Ömer bunlara dönerek; 
“Beni bilen bilir. Bilmeyen bilsin ki, Hattâb oğlu Ömer’im. Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyen, yerinden kıpırdasın” dedi. Hepsi geriye çekilip dağıldılar. Ehl-i İslâm, Harem-i şerîfte saf olup, yüksek sesle tekbîr aldı. İlk olarak meydanda namaz kıldılar… 
Hazreti Ömer Müslüman olunca; “Ey Peygamberim, sana, Allah ve mü’minlerden senin izinde gidenler yetişir” meâlindeki Enfâl sûresinin altmışdördüncü âyet-i kerîmesi indi. İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) anlattı: 
“Ömer, Müslüman olunca, Cebrâil (aleyhisselam) inip; ‘Ey Muhammed! Ömer’in Müslüman olmasıyla semâdakiler sevindiler’ dedi. Ömer Müslüman olunca, Resûlullahın yanında, çekilmiş hazır bir kılıç oldu.” 
Hazreti Ömer, hicrete kadar Resûlullahın yanından hiç ayrılmadı. O da, diğer Müslümanlarla birlikte İslâmiyetin yayılmasına hizmet etti. Müşriklerin safha safha ilerlettikleri düşmanlıkları ve işkenceleri karşısına dikilip, kahramanca mücâdele etti…

Comments are closed.