Muhammed bin Yûsuf İsfehânî, Tebe-i tabiînin âlim ve râvilerindendir. Aslen İsfehânlıdır. Doğum târihi bilinmemektedir. 188 (m. 804)’de otuz yaşlarında iken vefât etti. Ali bin Ezher anlatır:
Muhammed bin Yûsuf hazretleri bir ara Mesise’ye geldi. O sıralarda Ebû İshâk hazretleri vefât etmişti. Bizden O’nun kabrini sordu. Kabrinin başına gittik. Kur’ân-ı kerîm okuyup duâ ettikten sonra, Ebû İshâk el-Fezârî hazretlerinin kabrinin bitişiğindeki boş yeri göstererek “Burası bir Müslümana ne güzel kabir olur” buyurdu. Biz burasını kendisi için temenni ettiğini anladık. Mesise’ye geri döndük. Kısa bir müddet sonra hastalandı ve oniki-onüç gün sonra vefât etti. Biz de O’nun işâret ettiği Ebû İshâk hazretlerinin yanındaki boş yere defnettik…
Saîd bin Gaffar’a hitaben buyurdu ki: “Ey Saîd, en kıymetli vaktin olan şu ânını, en kıymetli şeyle değerlendir.” Dostlarına: “Bu zaman fazîleti arama zamanı değil, bilakis kurtuluşu arama zamanıdır” buyurdular.
Kardeşi Zürâre’ye yazdığı mektupta; “Ey kardeşim! İşittim ki, ticârete başlamışsın. Bilmiş ol ki, senden önceki bütün tüccârlar ölmüşlerdir. Vesselâm” buyurup, altına şöyle not düştüler: “Ey kardeşim Zürâre! Allahü teâlâdan kork ve ona itaat et! O’nun azâbını unutma! O’nun azâbına kimse karşı koyamaz. Şartlarına sahip olunca hacca git! Zîrâ hadîs-i şerîfte Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, (Her kim ki, helâlden kazandığı mal ile Allahü teâlânın rızâsı için hac etse, anasından doğduğu gün gibi günahsız olur) buyurdu.”
Bir sohbetlerinde; “Şu gördüğünüz arazilerin hepsini iki kuruş karşılığında bana verseler hiç sevinmem. Zîrâ bu dünyâdaki bütün mal ve mülk geçicidir. Yok olmaya mahkûmdur. Biz öleceğiz, malımız ve mülkümüz dünyâda kalacaktır” buyurdular.
“EY, ZEVK VE SEFA SÜRENLER!..”
Mekke yolunda, Abdurrahmân bin Ömer’in elinden tutup buyurdular ki: “Ey Abdurrahmân! Sen zevk ve keyfiyle uğraşanların kapıları önünden geçtiğinde onlara ‘O yüksek köşkleri ve kaleleri yaptıranlar hani, bu muhteşem köşk ve muazzam kalelerde sizden önce zevk ve sefâ sürenler, bütün dünyâ bizimdir diyenler nerede?’ diye sor. Muhakkak ki, onların hepsi ölüp gittiler. Sen, çok ibâdet edenlerin yanlarına varırsan onlara, ‘Ey âbidler! Ölüm vaktiniz gelip, âhirete göçtüğünüz zaman, istirahatin en güzeli sizin içindir’ dersin.”