Habbab bin Eret’in (radıyallahü anh), azgın müşrik Âs bin Vail alçağından bir miktar alacağı vardı.
Bir gün gidip istedi.
Müşrik kendisine;
“Muhammed’i inkâr etmedikçe alacağını vermem” dedi.
Hazret-i Habbab;
“Vallahi ben, ölünceye kadar da öldükten sonra da Peygamberimi ret ve inkâr etmem. Her şeyden vazgeçerim, Ondan vazgeçmem” cevabını verdi.
Böyle imân sahibiydi…
Zira onlar, sahabiydi.
Dereceleri çok yüksekti.
Âs bin Vail sordu:
“Öldükten sonra dirilecek miyiz?”
Hazret-i Habbab;
“Elbette” deyince;
Alçak kâfir;
“Öyleyse o zaman malım da evlâdım da olacak. Borcumu sana o gün öderim” dedi.
Maksadı başkaydı.
İslâm’ı alaya almaktı.
Fazla zaman geçmedi.
Taha suresi geldi.
Allahü teâlâ, Meryem suresinin 77. 78. 79. âyet-i kerimelerini gönderdi ki, mealen “Âyetlerimizi inkâr eden adamı (Âs İbni Vail’i) gördün mü? Biz onun dediğini yazacağız ve azabını da çoğalttıkça çoğaltacağız” buyuruyordu.
Evet… Cevap tez gelmişti.
Hem de Rabbimizden.
Hazret-i Ömer’in kız kardeşi Fatıma ile kocası Said, bunu yazdırıp Habbab bin Eret’i evlerine getirmiş, okuyorlardı…