Hazret-i Osmân bin Affân “radıyallahü anh” îmâna geldikten sonra, amcası düşman olup çok eziyyet yaptı.
“Muhammedin dîninden dön!” diye o kadar eziyyet yaptı ki, anlatmak mümkin değildir.
Çok zâlim idi.
Bir gün yine;
“Haydi Muhammedin dîninden dön. Yoksa sana eziyyetten geri durmam” dedi.
Hazret-i Osmân
“radıyallahü anh”;
“Ey amca! Bu yaptığın cefânın yüz mislini de yapsan, yine dînimden dönmem. Boş yere zahmet çekersin” dedi.
Amcası bunu duydu.
Eziyetten vazgeçti.
Hazret-i Osmân cefâdan kurtulunca, doğruca Fahr-i âlem hazretlerine vardı ve diğer Eshâb ile Habeşistân’a hicret ettiler.
İlk hicreti buraya idi.
İkincisi, Medîne’ye.
Cümle malı ve cânı ile Fahr-i âlem hazretlerinin uğruna fedâ oldu.
Hiç yüz çevirmedi.
HİDÂYET ÜZEREDİR
Mürre bin Ka’b
“radıyallahü anh”
Şöyle anlatıyor: Ben Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazretlerinden işittim.
Meydâna gelecek fitneleri zikr etti. O sırada biri geçiyordu.
Resûl-i Ekrem
“aleyhisselâm”
O kişiyi göstererek; “Fitne gününde, bu kişi hidâyet üzeredir” buyurdu.
Merak ettim.
Kalkıp baktım.
O kişi, Osmân bin Affân idi. “radıyallahü anh”.